اَلرَّشُونُ [er-reşûn] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Hânede mahbûs olmayıp dâ΄imâ otlayıp gezen koyunlara denir; yukâlu: غَنَمٌ رَشُونٌ أَيْ رِتَاعٌ
اَلرَّشْنُ [er-reşn] (râ’nın fethiyle) ve
اَلرُّشُونُ [er-ruşûn] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Bir kimse tufeylî olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَشَنَ فُلَانٌ رَشْنًا وَرُشُونًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا تَطَفَّلَ Ve kelb başını kaba sokup yalamak maʹnâsınadır; yukâlu: رَشَنَ الْكَلْبُ فِي الْإِنَاءِ إِذَا أَدْخَلَ رَأْسَهُ فِيهِ Ve
رَشْنٌ [reşn] Nehr ve cedvelden su alacak gediğe denir; kezâlik limana denir, fethateynle de lügattir.
اَلرُّشُونُ [er-ruşûn] (zammeteynle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: رَشَنَ الرَّجُلُ إِذَا تَطَفَّلَ وَدَخَلَ بِغَيْرِ إِذْنٍ وَرَشَنَ الْكَلْبُ فِي الْإِنَاءِ يَرْشُنُ رَشْنًا وَرُشُونًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا أَدْخَلَ رَأْسَهُ فِيهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı