اَلسِّفَارُ [es-sifâr] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Demirden yâhûd deriden düzüp deve kısmının burnuna geçirdikleri nesneye denir ki burundalık taʹbîr olunur, yulardan mâ-ʹadâ ona ip geçirip yavuz deveyi onunla zabt ederler; serkeşliğini keşf ve izâle eylediği için ıtlâk olunmuştur. Cemʹi أَسْفِرَةٌ [esfiret] gelir ve سُفْرٌ [sufr] gelir sîn’in zammıyla ve سَفَائِرُ [sefâ΄ir] gelir ve o at kısmının geminde olan suluk yerindedir.
اَلسُّفَّارُ [es-suffâr] (sîn’in zammı ve fâ’nın teşdîdiyle) Kezâlik cemʹi, رَاكِبٌ [râkib]le رِكَابٌ [rikâb] gibi.
اَلْمُسَافَرَةُ [el-musâferet] (mîm’in zammıyla ve fâ’nın fethiyle) ve
اَلسِّفَارُ [es-sifâr] (sîn’in kesriyle) Sefer etmek; yukâlu: سَافَرْتُ إِلَى بَلَدِ كَذَا مُسَافَرَةً وَسِفَارًا Ve
سِفَارٌ [sifâr] Şol demirdir ki devenin burnu üzere konur. Ve gâh olur ipi dahi burun üzerine dolaştırıp bâkîsin yular ederler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı