eş-şîr ~ اَلشِّيرُ

Kamus-ı Muhit - الشير maddesi

اَلشِّيرُ [eş-şîr] (şîn’in imâlesiyle) Fârisîde arslana denir; Şerîf-i Nessâbe-i ʹÖmerî şecâʹatine mebnî onunla mülakkab olmuştur.

اَلشَّجَرُ [eş-şecer] (şîn’in ve cîm’in fethalarıyla) ve

اَلشِّجَرُ [eş-şicer] (عِنَبٌ [ʹineb] vezninde) ve

اَلشَّجْرَاءُ [eş-şecrâ΄] (صَحْرَاءُ [ṡaḩrâ΄] vezninde) ve

اَلشِّيَرُ [eş-şiyer] (yâ-yı tahtiyye ile عِنَبٌ [ʹineb] vezninde ki aslî yâhûd cîm’den mübeddeledir) Nebâtât-ı arziyyeden bi-nefsihi sâk üzere kâ΄im olana denir, ʹalâ-kavlin bi-nefsihi yükselip nemâ bulana denir, gerek hurde ve gerek ulu olsun ve gerek şitâya mukâvim olsun ve gerek şitâya mukâvemetten ʹâciz olsun. Müfredleri hâ’yladır.

اَلشَّيِّرُ [eş-şeyyir] (سَيِّدٌ [seyyid] vezninde) Bir adamın dâ΄imâ meşveret-güzîni olan kimseye denir, ehadühümâ âherin hem-meşveretidir; yukâlu: فُلاَنٌ شَيِّرُكَ أَيْ مُشَاوِرُكَ Ve vezîre ıtlâk olunur, pâdişâhın meşveret-kârı olduğu için. Cemʹi شُوَرَاءُ [şuverâ΄] gelir, شُعَرَاءُ [şuʹarâ΄] vezninde.

Vankulu Lugatı - الشير maddesi

اَلشَّيِّرُ [eş-şeyyir] (şîn’in fethi ve yâ’nın kesri ve teşdîdiyle) Şol davardır ki semirip güzellenmiş ola; yukâlu: فَرَسٌ شَيِّرٌ Ve

شَيِّرٌ [şeyyir] Güzel sûretliye dahi derler; yukâlu: إِنَّهُ رَجُلٌ صَيِّرٌ وَشَيِّرٌ أَيْ حَسَنُ الصُّورَةِ Ve

شَيِّرٌ [şeyyir] Müşâvereye sâlih kimseye de derler; yukâlu: فُلَانٌ خَيِّرٌ شَيِّرٌ أَيْ يَصْلُحُ لِلْمُشَاوَرَةِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı