eṡ-ṡider ~ اَلصِّدَرُ

Kamus-ı Muhit - الصدر maddesi

اَلصَّدَرُ [eṡ-ṡader] (fethateynle) Rücûʹ maʹnâsına olan صَدَرٌ [ṡader]den ismdir, dönüş ve dönmek hâletine denir; طَوَافُ الصَّدَرِ [ṯavâfu’ṡ-ṡader] bu maʹnâdandır. Ve

صَدَرٌ [ṡader] Eyyâm-ı nahrdan yevm-i râbiʹe ıtlâk olunur ki huccâc semt-i emâkinlerine ricʹat ederler. Ve

صَدَرٌ [ṡader] صَادِرٌ [ṡâdir] kelimesinden ism-i cemʹ olur, رَاجِعِينَ [râciʹîn] maʹnâsına.

اَلصَّدْرُ [eṡ-ṡadr] (ṡâd’ın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Her şey΄in mukaddeminin aʹlâsına ve evveline denir ki baş tarafının ve üst cânibinin fâtihası ve ibtidâsı mebde΄inden ʹibârettir; ve minhu yukâlu: صَدْرُ النَّهَارِ ve صَدْرُ الصّْيفِ ve yukâlu: أَخَذَ الْأَمْرَ بِصَدْرِهِ أَيْ بِأَوَّلِهِ Ve mutlakan bir adamın muvâcehesine gelen şey΄e ıtlâk olunur ki o dahi baş tarafı olur. Ve صَدْرُ السَّهْمِ [ṡadru’s-sehm] okun vasatından öte inceldiği yerine doğru ıtlâk olunur, zîrâ atıldıkta orası mütekaddim olur. Ve

صَدْرٌ [ṡadr] Ehl-i ʹarûz ʹindinde ʹarûzda vâkiʹ فَاعِلُنْ [fâʹilun] cüz΄ünün elifini hazf eylemekten ʹibârettir. Ve صَدْرُ الْإِنْسَانِ [ṡadru’l-insân] câriha-i maʹhûdedir ki göğüs taʹbîr olunur ve bu müzekkerdir. Ve bir nesneden bir bölüğe ve bir tâ΄ifeye de صَدْرٌ [ṡadr] ıtlâk olunur; tekûlu: أَخَذْتُ صَدْرًا مِنْهُ أَيْ طَائِفَةً Ve

صَدْرٌ [ṡadr] Masdar olur, rücûʹ eylemek maʹnâsına. مَصْدَرٌ [maṡdar] dahi bu maʹnâyadır ki masdar-ı mîmîdir; yukâlu: صَدَرَ عَنْهُ صَدْرًا وَمَصْدَرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا رَجَعَ Bundan ism صَدَرٌ [ṡader]dir fethateynle ve minhu طَوَافُ الصَّدَرِ Ve

صَدْرٌ [ṡadr] Müteʹaddî olur, ircâʹ maʹnâsına; yukâlu: صَدَرَ الرَّجُلُ غَيْرَهُ إِذَا أَرْجَعَهُ Ve bir kimsenin göğüsüne dokunmak yâ vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَدَرَ فُلاَنًا إِذَا أَصَابَ صَدْرَهُ Ve bir adamın göğüsü ağrımak maʹnâsınadır; yukâlu: صُدِرَ الرَّجُلُ عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ إِذَا شَكَى صَدْرَهُ وَمِنْهُ الْمَصْدُورُ

Vankulu Lugatı - الصدر maddesi

اَلصِّدَرُ [eṡ-ṡider] (ṡâd’ın kesri ve dâl’ın fethiyle) Bir cins ʹalâmettir ki devenin göğsü üzerinde olur.

اَلصَّدَرُ [eṡ-ṡadar] (fethateynle) İsmdir, sudan yâhûd şehrden dönme maʹnâsında; tekûlu: صَدَرْتُ عَنِ الْمَاءِ وَعَنِ الْبِلَادِ Ve fi’l-meseli: “تَرَكْتُهُ عَلَى مِثْلِ لَيْلَةِ الصَّدَرِ” يَعْنِي حِينَ صَدَرَ النَّاسُ مِنْ حَجِّهِمْ

اَلصَّدْرُ [eṡ-ṡadr] (ṡâd’ın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Göğüs, sîne maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı