eṡ-ṡalâ ~ اَلصَّلَي

Kamus-ı Muhit - الصلي maddesi

اَلصَّلَي [eṡ-ṡalâ] (عَلَى [ʹalâ] vezninde) Bu dahi tutruğa yâhûd âteşe denir.

اَلصُّلِيُّ [eṡ-ṡuliyy] (عُتِيٌّ [ʹutiyy] vezninde) ve

اَلصِّلِيُّ [eṡ-ṡiliyy] (kesreteynle) ve

اَلصَّلَا [eṡ-ṡalâ] (ṡâd’ın fethi ve kesri ve elifin kasrıyla) Âteşin şiddet-i harrından göyünüp âzürde ve zahmet-keş olmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَلِيَ النَّارُ صُلِيًّا وَصِلِيًّا وَصَلًا وَصِلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا قَاسَى حَرَّهَا

اَلصَّلْيُ [eṡ-ṡaly] (ṡâd’ın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Eti biryân eylemek maʹnâsınadır, ʹalâ-kavlin bir nesneyi ihrâk için âteşe atmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَلَى اللَّحْمَ يَصْلِيهِ صَلْيًا إِذَا شَوَاهُ أَوْ يُقَالُ صَلَى الشَّيْءَ إِذَا أَلْقَاهُ فِي النَّارِ لِلْإِحْرَاقِ Ve bir nesneyi âteşte ısıtmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَلَى يَدَهُ بِالنَّارِ إِذَا سَخَّنَهَا Ve bir adama müdârâ eylemek yâhûd reng ve fend ve hudʹa eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: صَلَى فُلَانًا إِذَا دَارَاهُ أَوْ خَاتَلَهُ وَخَدَعَهُ Ve bir nesneyi âteşe sokup onda meks ettirmek maʹnâsınadır; yukâlu: صَلَاهُ النَّارَ إِذَا أَدْخَلَ إِيَّاهَا وَأَثْوَاهُ فِيهَا

Vankulu Lugatı - الصلي maddesi

اَلصُّلِيُّ [eṡ-ṡuliyy] (ṡâd’ın zammı ve lâm’ın kesri ve yâ’nın teşdîdiyle) Âteşe yanmak; minhu kavluhum: صَلِيَ فُلَانٌ النَّارَ صُلِيًّا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا احْتَرَقَ Ve

صُلِيٌّ [ṡuliyy] Bir nesnenin elemin çekmeğe dahi derler; yukâlu: صَلِيَ بِالْأَمْرِ إِذَا قَاسَى حَرَّهُ وَشِدَّتَهُ

اَلصَّلْيُ [eṡ-ṡaly] (ṡâd’ın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Eti biryân etmek; tekûlu: صَلَيْتُ اللَّحْمَ وَغَيْرَهُ أَصْلِيهِ صَلْيًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي مِثْلُ رَمَيْتُهُ رَمْيًا إِذَا شَوَيْتَهُ Ve fi’l-hadîsi: “أَنَّهُ أُتِيَ بِشَاةٍ مَصْلِيَّةٍ أَيْ مَشْوِيَّةٍ” Ve

صَلْيٌ [ṡaly] Bir kimseyi âteş olduğu mekâna dâhil etmeğe dahi derler; tekûlu: صَلَيْتُ الرَّجُلَ نَارًا إِذَا أَدْخَلْتَهُ النَّارَ وَجَعَلْتَهُ يَصْلَاهَا Ve

صَلَا [ṡalâ] Kuyruk yanına derler ki maksûd kurbdür. Ve

صَلْي [ṡaly] Bir husûsta bir kimseye dâm kurmağa dahi derler helâk olsun diye; tekûlu: صَلَيْتُ لِفُلَانٍ إِذَا عَمِلْتَ لَهُ فِي أَمْرٍ تُرِيدُ أَنْ تَمْحَلَ بِهِ فِيهِ وَتُوقِعَهُ فِي هَلَكَةٍ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı