اَلصَّمَعُ [eṡ-ṡamaʹ] (fethateynle) Bir kimse ihtidâ ve istişâresiz kendi başına lâübâliyâne hod-re΄ylik ve hod-serlik eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: صَمِعَ الرَّجُلُ صَمَعًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا رَكِبَ رَأْسَهُ غَيْرَ مُكْتَرِثٍ Ve sözde hatâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: صَمِعَ فِي كَلاَمِهِ إِذَا أَخْطَأَ
اَلصَّمْعُ [eṡ-ṡamʹ] (قَمْعٌ [ḵamʹ] vezninde) Bir nesne ile vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَمَعَهُ بِالْعَصَا صَمْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا ضَرَبَهُ بِهَا وَكَذَا بِالسَّيْفِ Ve bir kimseyi müsâdif olduğu adam lakırdıya tutup yolundan alıkomak maʹnâsınadır; yukâlu: صَمَعَ الْقَوْمَ إِذَا مَرَّ بِهِمْ فَحَبَسَهُمْ بِالْكَلاَمِ
اَلصُّمْعُ [eṡ-ṡumʹ] (ṡâd’ın zammı ve mîm’in sükûnuyla) أَصْمَعُ [aṡmaʹ]ın cemʹidir kiçirek maʹnâsına; yukâlu: اَلْكِلَابُ صُمْعُ الْكُعُوبِ أَيْ صِغَارُ الْكُعُوبِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı