اَلضَّرَحُ [eḋ-ḋaraḩ] (فَرَحٌ [feraḩ] vezninde) Fâsid ve tebeh-kâr kişiye denir; yukâlu: رَجُلٌ ضَرَحٌ أَيْ فَاسِدٌ Ve baʹîd maʹnâsınadır; yukâlu: نِيَّةٌ ضَرَحٌ أَيْ بَعِيدَةٌ
اَلضَّرْحُ [eḋ-ḋarḩ] (جَرْحٌ [cerḩ] vezninde) Bir nesneyi yerinden öte kakıp bertaraf eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: ضَرَحَ الشَّيْءَ ضَرْحًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا دَفَعَهُ وَنَحَّاهُ Ve şâhidin şehâdetini cerh ve ilgâ eylemek maʹnâsına istiʹmâl olunur; tekûlu: ضَرَحَ شَهَادَةَ فُلاَنٍ عَنِّي أَيْ جَرَحَهَا يَعْنِي دَفَعَهَا عَنِّي Ve davar ayaklarıyla tepme vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: ضَرَحَتِ الدَّابَّةُ إِذَا رَمَحَتْ Ve kabr kazmak maʹnâsınadır; yukâlu: ضَرَحَ لِلْمَيِّتِ ضَرْحًا إِذَا حَفَرَ لَهُ ضَرِيحًا Ve
ضَرْحٌ [ḋarḩ] Deriye denir, cild maʹnâsına.
اَلضَّرْحُ [eḋ-ḋarḩ] Bir cânibe ayırmak; yukâlu: ضَرَحَهُ إِذَا نَحَّاهُ وَدَفَعَهُ Ve
ضَرْحٌ [ḋarḩ] Cerh etmeğe dahi derler; tekûlu: ضَرَحْتُ عَنِّي شَهَادَةَ الْقَوْمِ إِذَا جَرَّحْتَهَا وَأَلْقَيْتَهَا عَنْكَ Ve
ضَرْحٌ [ḋarḩ] Kazmak maʹnâsına da gelir; حَفْرٌ [ḩafr] gibi; tekûlu: ضَرَحْتُ ضَرْحًا إِذَا حَفَرْتَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı