اَلطَّزَعُ [eṯ-ṯazaʹ] (fethateynle) طَسَعٌ [ṯasaʹ] lafzında lügattır ki cimâʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: طَزِعَ جَارِيَتَهُ طَزَعًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا نَكَحَهَا
اَلطَّزِعُ [eṯ-ṯaziʹ] (zâ-yı muʹceme ile كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve
اَلطَّزِيعُ [eṯ-ṯazîʹ] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Deyyûs ve bî-gayret kimseye denir; yukâlu: رَجُلٌ طَزِعٌ وَطَزِيعٌ أَيْ لاَ غَيْرَةَ لَهُ Ve aslâ işe yaramayıp hayr ve nefʹden ʹârî şahsa denir.
اَلطَّزْعُ [eṯ-ṯazʹ] (مَنْعٌ [menʹ] vezninde) Bu dahi طَسْعٌ [ṯasʹ] lafzında lügattır; yukâlu: طَزَعَ الْمَرْأَةَ طَزْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا نَكَحَهَا Ve sipâhî cenge eşmeyip yerinde meks eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: طَزَعَ الْجُنْدِيُّ إِذَا قَعَدَ وَلَمْ يَغْزُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı