el-ʹasen ~ اَلْعَسَنُ

Kamus-ı Muhit - العسن maddesi

اَلْعُسْنُ [el-ʹusn] (ʹayn’ın zammıyla) Semizliğe denir.

اَلْعِسْنُ [el-ʹisn] (ʹayn’ın kesriyle) Misl ve nazîr maʹnâsınadır; yukâlu: مَا لَهُ عِسْنٌ أَيْ مِثْلٌ وَنَظِيرٌ Ve iç yağına denir; bunda harekât-ı selâsla lügattir.

اَلْعَسِنُ [el-ʹasin] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Azca ʹalefle tavlanır olan dâbbeye denir; yukâlu: دَابَّةٌ عَسِنٌ أَيْ شَكُورٌ

اَلْعَسْنُ [el-ʹasn] (ʹayn’ın fethi ve sîn’in sükûnuyla) Bir kimsenin saçı hûb ve dil-keş ve bedeni beyâz olarak kâmeti bülend olmağa denir ki vasf-ı mehâbîbdir; yukâlu: بِهِ عَسْنٌ أَيْ طُولٌ مَعَ حُسْنِ الشَّعْرِ وَالْبَيَاضِ Ve

عَسَنٌ [ʹAsen] Bir mevziʹ adıdır.

اَلْعُسُنُ [el-ʹusun] (zammeteynle ve fethateynle) ʹAlef davara yaramağa denir. Ve fethateynle masdar olur, ʹalef davara yaramak maʹnâsına; yukâlu: عَسِنَ فِي الدَّابَّةِ الْكَلَأُ عَسَنًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا نَجَعَ

Vankulu Lugatı - العسن maddesi

اَلْعَسَنُ [el-ʹasen] (fethateynle) Davar yediği ʹalef hazm olup semiz olmak; yukâlu: عَسِنَتِ الْإِبِلُ عَسَنًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا نَجَعَ فِيهِ الْكَلَأُ وَسَمِنَتْ

اَلْعَسِنُ [el-ʹasin] (ʹayn’ın fethi ve sîn’in kesriyle) Az ʹalefle iktifâ eden davar; yukâlu: دَابَّةٌ عَسِنٌ أَيْ شَكُورٌ Ve شَكُورٌ [şekûr] şîn-i muʹceme ile kâniʹ olan hayvân.

اَلْعُسُنُ [el-ʹusun] (zammeteynle) Eskiden olan semizlik, şahm-ı kadîm maʹnâsına, أُسُنٌ [usun] gibidir veznen ve maʹnen.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı