el-ʹaṡam ~ اَلْعَصَمُ

Kamus-ı Muhit - العصم maddesi

اَلْعَصَمُ [el-ʹaṡam] (fethateynle) Âhû yâ dağ keçisi أَعْصَمُ [aʹṡam] olmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَصِمَ الظَّبْيُ وَالْوَعِلُ عَصَمًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا كَانَ أَعْصَمَ

اَلْعَصْمُ [el-ʹaṡm] (ʹayn’ın fethi ve ṡâd’ın sükûnuyla) Çalışıp kesb ü kâr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَصَمَ الرَّجُلُ عَصْمًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا اكْتَسَبَ Ve menʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَصَمَ الشَّيْءَ إِذَا مَنَعَهُ ve yukâlu: عَصَمَهُ الطَّعَامُ إِذَا مَنَعَهُ مِنَ الْجُوعِ Ve hıfz ve sıyânet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَصَمَهُ إِذَا وَقَاهُ Ve bir nesneye el ile yapışmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَصَمَ إِلَيْهِ إِذَا اعْتَصَمِ بِهِ Ve kırbaya عِصَامٌ [ʹiṡâm] eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَصَمَ الْقِرْبَةَ إِذَا جَعَلَ لَهَا عِصَامًا

اَلْعُصْمُ [el-ʹuṡm] (ʹayn’ın zammıyla ve zammeteynle) Bu dahi bir nesneden kalan eser ve nişâna denir; yukâlu: مَا بَقِيَ مِنَ الْخِضَابِ إِلَّا عَصِيمٌ وَعُصْمٌ أَيْ بَقِيَّةٌ وَأَثَرٌ

Vankulu Lugatı - العصم maddesi

اَلْعَصْمُ [el-ʹaṡm] (ʹayn’ın fethi ve ṡâd’ın sükûnuyla) Kesb etmek; tekûlu: عَصَمَ يَعْصِمُ عَصْمًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا اكْتَسَبَ

اَلْعُصْمُ [el-ʹuṡm] (ʹayn’ın zammı ve ṡâd’ın sükûnuyla) Bi-maʹnâhu. Aṡmaʹî eyitti: Bir aʹrâbiyyeyi işittim ki komşusu olan ʹavrete eyitti: أَعْطِينِي عُصْمَ حِنَّائِكِ أَيْ مَا سَلَتِّ مِنْهُ Ve سَلْتٌ [selt] sîn’in fethi ve lâm’ın sükûnuyla hınnâyı sıyırıp bırakmağa derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı