اَلْعَكِفُ [el-ʹakif] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Kıvırcık saça denir; yukâlu: شَعْرٌ عَكِفٌ أَيْ جَعْدٌ
اَلْعَكْفُ [el-ʹakf] (ʹayn’ın fethi ve kâf’ın sükûnuyla) Alıkomak maʹnâsınadır; yukâlu: عَكَفَهُ عَكْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالْأَوَّلِ إِذَا حَبَسَهُ Ve bir nesneyi onarıp ıslâh eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَكَفَهُ إِذَا رَعَاهُ وَأَصْلَحَهُ
اَلْعَكْفُ [el-ʹakf] (ʹayn’ın fethi vekâf’ın sükûnuyla) Habs edip alıkomak; yukâlu: عَكَفَهُ يَعْكُفُهُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَيَعْكِفُهُ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي عَكْفًا إِذَا حَبَسَهُ وَوَقَّفَهُ Ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَالْهَدْيَ مَعْكُوفًا﴾ (الفتح، 25) yukâlu: مَا عَكَفَكَ عَنْ كَذَا ve
عَكْفٌ [ʹakf] Bir nesnenin etrâfın doluşmağa dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı