اَلْعَوْمُ [el-ʹavm] (نَوْمٌ [nevm] vezninde) Suda yüzmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَامَ فِي الْمَاءِ يَعُومُ عَوْمًا إِذَا سَبَحَ Ve deve ve gemi bir düzeye yürüyüp gitmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: عَامَتِ الْإِبِلُ وَالسَّفِينَةُ إِذَا سَارَتْ
اَلْعُوَمُ [el-ʹuvem] (ʹayn’ın zammı ve vâv’ın fethi ile) Cemʹi, zikr olunan kurtçağızlar maʹnâsına.
اَلْعَوْمُ [el-ʹavm] (ʹayn’ın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Suda yüzmek, sibâhat maʹnâsına; yukâlu: اَلْعَوْمُ لَا يُنْسَى Ve deve seyrine ve gemi seyrine dahi عَوْمٌ [ʹavm] derler.
اَلْعُوَّمُ [el-ʹuvvem] (ʹayn’ın zammı ve vâv’ın fethi ve teşdîdiyle) Cemʹi; yukâlu: سِنُونَ عُوَّمٌ وَهُوَ تَوْكِيدٌ لِلْأَوَّلِ كَمَا تَقُولُ شُغْلٌ شَاغِلٌ Ve
عُوَّمٌ [ʹuvvem] Gûyâ ki عَائِمٌ [ʹâ΄im]in cemʹidir, lâkin عَائِمٌ [ʹâ΄im] müstakillen zikr olunmaz, zîrâ bu ism değildir, belki hemîn te΄kîd içindir. Ve
عَامٌ [ʹâm] Bir yere cemʹ olunan ekin yığınları maʹnâsına dahi gelir, عَامَةٌ [ʹâmet]in cemʹi olmak üzere ʹalâ-mâ se-yecî΄u inşâallâhu taʹâlâ.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı