اَلْعَيَّالَةُ [el-ʹayyâlet] (شَدَّادَةٌ [şeddâdet] vezninde) Salını salını yürüyen hatuna denir; yukâlu: إِمْرَأَةٌ عَيَّالَةٌ أَيْ مُتَبَخْتِرَةٌ مَيَّالَةٌ
اَلْعِيَالَةُ [el-ʹiyâlet] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) ve
اَلْمَعَالَةُ [el-meʹâlet] (مَقَالَةٌ [meḵâlet] vezninde) Dâbbenin yemine denir; yukâlu: عِيَالَةُ الْبِرْذَوْنِ أَيْ مَعَالَتُهُ أَيْ عَلَفُهُ Şârih der ki ʹibârede sakt vardır, zîrâ مَعَالَةٌ [meʹâlet]i mukaddem tefsîr eylememiştir.
اَلْعِيَالَةُ [el-ʹiyâlet] (ʹayn’ın kesriyle) Kezâlik nafaka vermek; yukâlu: عَالَ عِيَالُهُ يَعُولُهُمْ عَوْلًا وَعِيَالَةً أَيْ قَاتَهُمْ وَأَنْفَقَ عَلَيْهِمْ وَتَقُولُ عُلْتُهُ شَهْرًا إِذَا كَفَيْتَهُ مَعَاشَهُ Ve
عَوْلٌ [ʹavl] Meyl maʹnâsına da gelir; yukâlu: عَالَ الْمِيزَانُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı