el-fe΄ed ~ اَلْفَأَدُ

Kamus-ı Muhit - الفأد maddesi

اَلْفَأَدُ [el-fe΄ed] (fethateynle) Bu dahi bir kimse yüreğinden dertli olmak yâhûd yürek ağrımak maʹnâsınadır; yukâlu: فَئِدَ الرَّجُلُ أَوِ الْفُؤَادُ فَأَدًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا شَكَا فُؤَادَهُ أَوْ وَجَعَ

اَلْفَأْدُ [el-fe΄d] (fâ’nın fethi ve hemzenin sükûnuyla) Ekmeği pişmek için küle gömmek maʹnâsınadır; yukâlu: فَأَدَ الْخُبْزَ فَأْدًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا جَعَلَهُ فِي الْمَلَّةِ Ve eti âteş içre kebâb ve biryân eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: فَأَدَ اللَّحْمَ فِي النَّارِ إِذَا شَوَاهُ Ve bir kimsenin yüreğine vurmak ve gönlüne dokunmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَأَدَ زَيْدًا إِذَا أَصَابَ فُؤَادَهُ Ve havf bir adamı cebân eylemek maʹnâsınadır ki bir nesneden havf eylemekle min-baʹd o makûle nesnelerden korkar olur; yukâlu: فَأَدَ الْخَوْفُ فُلاَنًا إِذَا جَبَّنَهُ

Vankulu Lugatı - الفأد maddesi

اَلْفَأْدُ [el-fe΄d] (fâ’nın fethi ve hemzenin sükûnuyla) Bir kimsenin gönlüne dokunmak; yukâlu: فَأَدْتُهُ مِنْ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا أَصَبْتَ فُؤَادَهُ Ve

فَأْدٌ [fe΄d] Eti biryân etmeğe de derler; yukâlu: فَأَدْتُ اللَّحْمَ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ Ve ekmek yapmağa dahi derler; tekûlu: فَأَدْتُ الْخُبْزَ إِذَا مَلَلْتَهَا Ve ekmek pişirmek için külde ve âteşte yer etmeğe dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı