el-ġuyul ~ اَلْغُيُلُ

Kamus-ı Muhit - الغيل maddesi

اَلْغُيُلُ [el-ġuyul] (zammeteynle) Çok yâhûd semiz ve tavlı develere ve sığırlara denir; yukâlu: إِبِلٌ أَوْ بَقَرٌ غُيُلٌ أَيْ كَثِيرَةٌ أَوْ سِمَانٌ

اَلْغِيلُ [el-ġîl] (ġayn’ın kesriyle) Birbirine sarmaşmış sık ve çatılkı ağaçlığa denir; fethle de zebân-zededir. Ve sazlığa denir. Ve bük taʹbîr olunan sık meşeye denir. Ve her sulu dereye denir; cemʹi أَغْيَالٌ [aġyâl] ve غُيُولٌ [ġuyûl]dür. Ve bir mevziʹ adıdır.

اَلْغَيْلُ [el-ġayl] (مَيْلٌ [meyl] vezninde) Mü΄ellif اَللَّبَنُ تُرْضِعُهُ الْمَرْأَةُ وَلَدَهَا وَهِيَ تُؤْتَى أَوْ وَهِيَ حَامِلٌ وَاسْمُ ذَلِكَ اللَّبَنِ اَلْغَيْلُ أَيْضًا ʹibâretiyle beyân eylemekle غَيْلٌ [ġayl] hatun cimâʹ olunurken yâhûd hâmil iken çocuğa verdiği sütten ʹibaret olur, zîrâ muktezâ-yı ʹibâre budur. Şârih der ki mü΄ellif ʹâdeti üzere burada dahi müsâmaha ile müşevveşen tefsîr eylemiştir, zîrâ غَيْلٌ [ġayl] lafzını ibtidâ΄ ism olarak tefsîr eyledikten sonra وَاسْمُ ذَلِكَ اللَّبَنِ اَلْغَيْلُ أَيْضًا ʹibâresi zâ΄id ve mühmeldir, asl hakk-ı ʹibâre غَيْلٌ [ġayl] masdar ve ism olmaktır, masdariyyeti sûrette cimâʹ olunan yâhûd hâmil olan hatun veledini emzirmek maʹnâsınadır ki o veled süt hastası olur; yukâlu: غَالَتِ الْمَرْأَةُ وَلَدَهَا تَغِيلُ غَيْلًا إِذَا أَرْضَعَهَا وَهِيَ تُؤْتَى أَوْ وَهِيَ حَامِلٌ Ve o sütün dahi ismi غَيْلٌ [ġayl]dır, niteki Nihâye’de ve ümmehât-ı sâ΄irede اَلْغَيْلُ هُوَ أَنْ يُجَامِعَ الرَّجُلُ زَوْجَتَهُ وَهِيَ مُرْضِعٌ أَوْ حَامِلٌ ʹibâretiyle müfesserdir. Ve

غَيْلٌ [ġayl] Etli dolu bilekçeye denir. Ve etine dolu tenû-mend delikanlıya denir. Ve yer yüzünde akan suya denir. Ve bir nesne üzere çizilmiş çizgiye denir. Ve Mekke’de Cebel-i Ebî Ḵubeys dibinden akan suyun ismidir ki çırpıcılar onda bez çırparlar. Ve akar pınarlı dereye denir. Ve yakın görünen ırak yere ve nesneye denir. Ve Yelemlem yanında bir mevziʹ adıdır. Ve Yemâme kurbünde bir mevziʹ adıdır. Ve Benû Caʹde yurdunda bir dere adıdır. Ve başka bir mevziʹ adıdır. Ve mutlakan sulu yere denir. Ve sevbde olan damgaya denir. Ve bol câmeye denir.

Vankulu Lugatı - الغيل maddesi

اَلْغِيلُ [el-ġîl] (ġayn’ın kesri ve meddiyle) Mîşe ve arslan yattığı yere dahi غِيلٌ [ġîl] derler, خِيسٌ [ḣîs] gibidir, ḣâ΄-i muʹceme ile veznen ve maʹnen. Ve buna hâ dâhil olmaz.

اَلْغَيْلُ [el-ġayl] (ġayn’ın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Zikr olunan fâsid sütün ismidir. Kâlet Ummu Ṯe΄abbeṯa şerren: “وَلَا أَرْضَعْتُهُ غَيْلًا”

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı