اَلْفَرَثُ [el-ferešamp;] (fethateynle) Doymak maʹnâsınadır; yukâlu: فَرِثَ الرَّجُلُ فَرَثًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا شَبِعَ Ve dağılmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَرِثَ الْقَوْمُ إِذَا تَفَرَّقُوا
اَلْفَرِثُ [el-ferišamp;] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Şol yere denir ki ne dağ ve ne düz ola; yukâlu: مَكَانٌ فَرِثٌ أَيْ لاَ جَبَلٌ وَلاَ سَهْلٌ
اَلْفَرْثُ [el-feršamp;] (حَرْثٌ [ḩaršamp;] vezninde) Henüz işkenbe içre olan davar tersine denir. Cemʹi فُرُوثٌ [furûšamp;] gelir. Ve
فَرْثٌ [feršamp;] Küçük رَكْوَةٌ [rekvet]e denir ki gönden ve sahtiyândan olan maşrabadır. Ve فَرْثٌ [feršamp;] masdar olur, gebe hatun aş yermek hâletinde gönlü bulanmak maʹnâsına yukâlu: فَرَثَتِ الْحُبْلَى فَرْثًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا غَثَّتْ Ve dağıtmak ve saçmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَرَثَ الْجُلَّةَ فَرْثًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا نَثَرَ مَا فِيهَا مِنَ التَّمْرِ Ve diri insân ve hayvânın bağrına vurup bağrını dağıtmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَرَثَ كَبِدَهُ فَرْثًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا ضَرَبَهَا وَهُوَ حَيٌّ
اَلْفَرْثُ [el-feršamp;] (fâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Şol davar tersidir ki henüz şikenbede ola.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı