اَلْفِرْضُ [el-firḋ] (fâ’nın kesriyle) دَوْمٌ [devm] ağacının kızıl olduğu hâlde yemişine denir.
اَلْفَرْضُ [el-farḋ] (قَرْضٌ [ḵarḋ] vezninde) Tevkît maʹnâsınadır; yukâlu: فَرَضَ لَهُ فَرْضًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا وَقَّتَ لَهُ Ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿فَمَنْ فَرَضَ فِيهِنَّ الْحَجَّ﴾ أَيْ وَقَّتَ
اَلْفَرْضُ [el-ferḋ] (fâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Kesmek ve kertmek; yukâlu: فَرَضْتُ الزَّنْدَ وَالسِّوَاكَ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي Ve زَنْدٌ [zend] çakmağa derler, âteş-zene maʹnâsına. Ve tâ΄ife-i ʹArab ekseriyyâ âteşi ağaçtan çıkarırlar. Ve
فَرْضُ الزَّنْدِ [ferḋu’z-zend] Çakmağın âteş çıkarılan yeridir. Ve
فَرْضُ الْقَوْسِ [ferḋu’l-ḵavs] Kiriş komak için kestikleri yerdir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı