اَلْفَرِقَةُ [el-feriḵat] (فَرِحَةٌ [feriḩat] vezninde) Otları perâkende bitmiş yere denir; yukâlu: أَرْضٌ فَرِقَةٌ أَيْ فِي نَبْتِهَا فَرَقٌ يَعْنِي إِذَا كَانَ مُتَفَرِّقًا Ve baʹzılar dedi ki فَرِقٌ [feriḵ] كَتِفٌ [ketif] vezninde hurde olmakla yerin yüzünü örtüp bürümeyen ota denir; yukâlu: نَبْتٌ فَرِقٌ أَيْ صَغِيرٌ لَمْ يُغَطِّ الْأَرْضَ
اَلْفِرْقَةُ [el-firḵat] (fâ’nın kesriyle) Bir mikdârını ihrâc eylemedikçe çalkaması kâbil olmayan süt ile dolu yayığa ve tuluma denir. Ve nâstan bir bölüğe denir; cemʹi فِرَقٌ [firaḵ] gelir fâ’nın kesri ve râ’nın fethiyle. Ve baʹzı eşʹârda أَفَارِقَةٌ üzere cemʹlenmiştir. Ve cemʹü’l-cemʹi أَفْرَاقٌ [efrâḵ] gelir ve sîga-i müntehe’l-cümûʹu أَفَارِيقُ [efârîḵ] gelir; yukâlu: بَدَتْ فِرْقَةٌ مِنَ النَّاسِ أَيْ طَائِفَةٌ
اَلْفُرْقَةُ [el-furḵat] (fâ’nın zammı ve râ’nın sükûnuyla) İsmdir, فَارَقْتُهُ den.
اَلْفَرِقَةُ [el-feriḵat] (fâ’nın fethi ve râ’nın kesriyle) Şol yerdir ki otu perâkende ola; minhu kavluhum: هَذِهِ أَرْضٌ فَرِقَةٌ وَفِي نَبْتِهَا فَرْقٌ إِذَا كَانَ مُتَفَرِّقًا
اَلْفِرْقَةُ [el-firḵat] (kezâlik fâ’nın kesri ve râ’nın sükûnuyla) Nâstan bir cemâʹat.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı