اَلْفَرِكُ [el-ferik] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) El ile ovulmakla kabuğundan kavlamış nesneye denir.
اَلْفَرَكُ [el-ferek] (fethateynle) Kulak dibinden salkı olup düşük olmak maʹnâsınadır ki gevgeç kulaklı taʹbîr olunur; yukâlu: فَرِكَتْ أُذُنُهُ فَرَكًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اسْتَرْخَى أَصْلُهَا
اَلْفِرْكُ [el-Firk] (fâ’nın kesriyle) Kelvâzâ kurbünde bir karye adıdır.
اَلْفَرْكُ [el-ferk] (تَرْكٌ [terk] vezninde) Bir nesneyi el ile sürtüp ovmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَرَكَ الثَّوْبَ وَالسُّنْبُلَ فَرْكًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا دَلَكَهُ Ve bir adama bugz eylemek, ʹalâ-kavlin ehad-ı zevceyn âhere bugz eylemeğe mahsûstur, niteki fâ’nın kesriyle فِرْكٌ [firk] ve قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde فُرُوكٌ [furûk] ve zammeteyn ve teşdîd-i kâf’la فُرُّكَانٌ [furukkân] dahi bu maʹnâyadır; yukâlu: فَرِكَهُ وَفَرَكَهُ فَرْكًا وَفِرْكًا وَفُرُوكًا وَفُرُّكَانًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَمِنَ الْأَوَّلِ شَاذًّا إِذَا بَغَضَهُ أَوْ خَاصٌّ بِبِغْضَةِ الزَّوْجَيْنِ فَيُقَالُ فَرِكَهَا وَفَرِكَتْهُ
اَلْفَرَكُ [el-ferek] (fethateynle) Kulak dibinden salkı olup düşük olmak.
اَلْفِرْكُ [el-firk] (fâ’nın kesri ve râ’nın sükûnuyla) Bugz etmek maʹnâsınadır; tekûlu minhu: فَرِكَتِ الْمَرْأَةُ زَوْجَهَا تَفْرَكُهُ فِرْكًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا أَبْغَضَتْهُ
اَلْفَرْكُ [el-ferk] (fâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Bir nesneyi ovmak; tekûlu: فَرَكْتُ الثَّوْبَ وَالسُّنْبُلَ بِيَدِي أَفْرُكُ فَرْكًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı