اَلْفَطْمُ [el-faṯm] (خَتْمٌ [ḣatm] vezninde) Kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: فَطَمَهُ فَطْمًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا قَطَعَهُ Ve çocuğu süt emmekten ayırmak maʹnâsınadır ki sütten kesmek taʹbîr olunur; yukâlu: فَطَمَ الصَّبِيَّ إِذَا فَصَلَهُ عَنِ الرَّضَاعِ
اَلْفُطُمُ [el-fuṯum] (zammeteynle) Cemʹi, mislu: سَرِير [serîr] ve سُرُر [surur].
اَلْفَطْمُ [el-faṯm] (fâ’nın fethi ve ṯâ’nın sükûnuyla) Bir kimseyi ʹâdetinden döndürmek; tekûlu: فَطَمْتُ الرَّجُلَ عَنْ عَادَتِهِ Ve Ebû Naṡr eyitti: فَطْمٌ [faṯm] katʹ maʹnâsına gelir; tekûlu: فَطَمْتُ الْحَبْلَ إِذَا قَطَعْتَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı