اَلْفَنَدُ [el-fened] (fethateynle) Pek pîrlikten yâhûd bir marazdan nâşî dimâga ihtilâl gelmekle ʹakl ve şuʹûra vehn ve halel târî olmak maʹnâsınadır ki pîrlikten olan bunamak taʹbîr olunur; yukâlu: فَنِدَ الرَّجُلُ فَنَدًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا خَرِفَ وَأَنْكَرَ عَقْلَهُ لِهَرَمٍ أَوْ مَرَضٍ Ve sözünde yâhûd re΄y ve tedbîrinde hatâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: فَنِدَ فُلاَنٌ فِي قَوْلِهِ أَوْ رَأْيِهِ إِذَا أَخْطَأَ Ve yalan söylemek maʹnâsınadır; yukâlu: فَنِدَ الرَّجُلُ إِذَا كَذَبَ
اَلْفِنْدُ [el-find] (fâ’nın kesriyle) Ulu dağa, ʹalâ-kavlin ulu dağdan tûlânî bir kıtʹasına denir. Fâ’nın fethiyle de câ΄izdir. Ve
فِنْدٌ [Find] ʹArab hayyâllerinden Şehl ez-Zimmânî’nin lakabıdır. Ve
فِنْدٌ [find] Hergiz yağmur dokunmamış arza denir. Ve ağacın tâze dalına ve çubuğuna denir. Ve türlü ve nevʹ ve gûne maʹnâsınadır. Ve bir yere müctemiʹ olmuş kavm ve cemâʹate denir. Ve
فِنْدٌ [Find] Ḩaremeyn-i şerîfeyn beyninde bir dağın ismidir. Ve ʹÂ΄işe bint Saʹd b. Ebî Vaḵḵâṡ’ın âzâd-kerdesi olan Ebû Zeyd’in ismidir; ḣأَبْطَأُ مِنْ فِنْدٍḢ meselinin menşe΄idir.
اَلْفَنْدُ [el-fend] (fâ’nın fethi ve nûn’un sükûnuyla) Re΄yi zaʹîf olmak, ziyâde pîrlikten. Ve أَفْنَدَ الرَّجُلُ أَيِ أَهْتَرَ Ve إِهْتَارٌ [ihtâr] kebîr olup zaʹîf olmağa derler.
اَلْفَنَدُ [el-fened] (fethateynle) Kizb.
اَلْفِنْدُ [el-find] (fâ’nın kesri ve nûn’un sükûnuyla) Dağdan bir pâreye derler ki uzadısına ola.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı