el-ḵatir ~ اَلْقَتِرُ

Kamus-ı Muhit - القتر maddesi

اَلْقَتِرُ [el-ḵatir] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Hod-bîn ve mütekebbir adama denir; yukâlu: رَجُلٌ قَتِرٌ أَيْ مُتَكَبِّرٌ

اَلْقُتْرُ [el-ḵutr] (ḵâf’ın zammıyla) ve

اَلْقُتُرُ [el-ḵutur] (zammeteynle) Nâhiye ve cânib maʹnâsınadır. Cemʹi أَقْتَارٌ [aḵtâr]dır.

اَلْقَتَرُ [el-ḵater] (fethateynle) ve

اَلْقَتَرَةُ [el-ḵateret] (fetehâtla) ve

اَلْقَتْرَةُ [el-ḵatret] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) Bir nesne üzere çökmüş toza denir; yukâlu: بِوَجْهِهِ قَتَرٌ وَقَتَرَةٌ وَقَتْرَةٌ أَيْ غَبَرَةٌ

اَلْقِتْرُ [el-ḵitr] (ḵâf’ın kesriyle) Nişân oku dedikleri okun temrenine denir ki hurde olur, ʹalâ-kavlin sâzlıktan ve kamıştan düzülmüş hurde oklara denir ki nişâna atılır.

اَلْقَتْرُ [el-ḵatr] (ḵâf’ın fethi ve tâ’nın sükûnuyla) Sedd-i ramak edecek kadar ʹayş ve zindegânîye denir; yukâlu: لاَ يُنْفِقُ عَلَى عِيَالِهِ إِلاَّ قَتْرًا وَهُوَ الرُّمْقَةُ مِنَ الْعَيْشِ Ve bu fi’l-asl masdardır, ism olarak müstaʹmeldir, تَقْتِيرٌ [taḵtîr] dahi böylecedir. Ve

قَتْرٌ [ḵatr] ve

قُتُورٌ [ḵutûr] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Nafaka-i ʹayâli hisset ve kıllet üzere görüp dar kullanmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَتَرَ عَلَى عِيَالِهِ قَتْرًا وَقُتُورًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا ضَيَّقَ عَلَيْهِم فِي النَّفَقَةِ فَهُوَ قَاتِرٌ وَقَتُورٌ Ve et makûlesi nesnenin râyihası yayılmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَتَرَ اللَّحْمُ إِذَا سَطَعَتْ رَائِحَتُهُ Ve kadr ve tahmîn maʹnâsınadır; yukâlu: قَتَرَ بَيْنَ الْأَمْرَيْنِ إِذَا قَدَرَ Bunda fethateynle de câ΄izdir. Ve nesneyi birbirine yanaştırmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَتَرَ الشَّيْءَ إِذَا ضَمَّ بَعْضَهُ إِلَى بَعْضٍ Ve zırhı mismârlayıp uçlarıyla perçînlemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَتَرَ الدِّرْعَ إِذَا جَعَلَ لَهَا قَتِيرًا Ve bir nesneye dâ΄imî mülâzemet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَتَرَ الشَّيْءَ إِذَا لَزِمَهُ

Vankulu Lugatı - القتر maddesi

اَلْقَتَرُ [el-ḵatar] (ḵâf’ın ve tâ’nın fethleriyle) Toz, gubâr, maʹnâsına.

اَلْقُتْرُ [el-ḵutr] (ḵâf’ın zammı ve tâ’nın sükûnuyla) Cânib maʹnâsına olan قُطْرٌ [ḵuṯr]da lügattır.

اَلْقِتْرُ [el-ḵitr] (ḵâf’ın kesri ve tâ’nın sükûnuyla) Bir nevʹ temrendir ki مِرْمَاةٌ [mirmât] kısmındandır. Ve مِرْمَاةٌ [mirmât] mîm’in kesriyle nişân okuna derler. Ve

قِتْرَةٌ [ḵitret] Küçük oka dahi derler.

اَلْقَتْرُ [el-ḵatr] (ḵâf’ın fethi ve tâ’nın sükûnuyla) ve

اَلْقُتُورُ [el-ḵutûr] (zammeteynle) Nafaka-i ʹayâlda taksîr etmek; yukâlu: قَتَرَ عَلَى عِيَالِهِ يَقْتُرُ قَتْرًا وقُتُورًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَيَقْتِرُ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا ضَيَّقَ عَلَيْهِمْ فِي النَّفَقَةِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı