el-ḵiʹḵâʹ ~ اَلْقِعْقَاعُ

Kamus-ı Muhit - القعقاع maddesi

اَلْقَعْقَاعُ [el-ḵaʹḵâʹ] (ثَرْثَارٌ [šamp;eršamp;âr] vezninde) Şol adama denir ki yürürken ayağının oynak yerlerinin çıtırtısı işitilir ola; yukâlu: رَجُلٌ قَعْقَاعٌ إِذَا مَشَى سُمِعَ لِمَفَاصِلِ رِجْلَيْهِ تَقَعْقُعٌ Ve kuru hurmâya denir. Ve titretici hummâya ıtlâk olunur ki sıtma taʹbîr olunur; yukâlu: أَخَذَهُ الْقَعْقَاعُ أَيِ الْحُمَّى النَّافِضُ Ve şol tarîka denir ki sarp olmakla meşakkatli sülûk olunur ola. Ve

قَعْقَاعٌ [Ḵaʹḵâʹ] Yemâme’den Kûfe’ye gider bir yol adıdır. Ve esmâ-i ricâldendir: Ḵaʹḵâʹ b. Ebî Ḩadred ve Ḵaʹḵâʹ b. Maʹbed b. Zurâre sahâbîlerdir. Ve Ḵaʹḵâʹ b. Şevr tâbiʹîndendir; hüsn-i mücâvereti darb-ı meseldir. Şârihin beyânı üzere be-gâyet kerîm idi, semtinde olanlara ve kendisine kasd ve istiʹtâ edenlere ʹavn ve ihsânı erzân idi.

Vankulu Lugatı - القعقاع maddesi

اَلْقِعْقَاعُ [el-ḵiʹḵâʹ] (ḵâf-ı evvelin kesriyle) Kezâlik silâh âvâzın hikâyet etmek; yukâlu: قَعْقَعُوا قَعْقَعَةً وَقِعْقَاعًا

اَلْقَعْقَاعُ [el-ḵaʹḵâʹ] (ḵâf’ın fethiyle) İsmdir, zikr olunan maʹnâya. Ve

قَعْقَاعٌ [Ḵaʹḵâʹ] Bir tarîktir ki Yemâme’den Kûfe’ye gider. Ve

قَعْقَاعٌ [ḵaʹḵâʹ] Meşakkatli olan yola dahi derler. Ve bu sebebden قَرَبٌ قَعْقَاعٌ derler sulanmağa gitmeleri meşakkatli olsa. Ve

قَعْقَاعٌ [ḵaʹḵâʹ] Yâbis olan hurmâya dahi derler; yukâlu: تَمْرٌ قَعْقَاعٌ أَيْ يَابِسٌ Ve

قَعْقَاعٌ [Ḵaʹḵâʹ] Bir recülün dahi ismidir. Ve

قَعْقَاعٌ [ḵaʹḵâʹ] Şol titretici hummâya derler ki dişleri birbirine dokunup âvâzı hâsıl ola.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı