اَلْقِلْيَفُ [el-ḵilyef] (حِمْيَرٌ [ḩimyer] vezninde) ʹAzîmü’l-heykel dızman nâkaya denir.
اَلْقَلِيفُ [el-ḵalîf] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) ve
اَلْمَقْلُوفُ [el-maḵlûf] Zifti yâhûd çamuru sıyrılıp soyulmuş küpe ve destîye denir; yukâlu: دَنٌّ قَلِيفٌ وَمَقْلُوفٌ أَيْ مَفْضُوضٌ عَنْهُ طِينُهُ Ve
قَلِيفٌ [ḵalîf] ve
قَلِيفَةٌ [ḵalîfet] Hurmâ dengine denir ki büyük sepettir. قَلِيفَةٌ [ḵâlîfet]in cemʹi قَلِيفٌ [ḵalîf]tir, pes قَلِيفٌ [ḵalîf] müfred ve cins olur. Cemʹu’l-cemʹi قُلُفٌ [ḵuluf]tur, عُنُقٌ [ʹunuḵ] vezninde.
اَلْقَلِيفُ [el-ḵalîf] (ḵâf’ın fethi ve lâm’ın kesri ve meddiyle) Şol zarfa derler ki içine hurmâ korlar, جُلَّةُ التَّمْرِ[culletu’t-temr] maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı