اَلْقَمْحُ [el-ḵamḩ] (ḵâf’ın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Hubûbâttan buğdaya denir, بُرٌّ [burr] maʹnâsına. Şârih der ki Zemaḣşerî Fâ΄iḵ’te dedi ki قَمْحٌ [ḵamḩ] aslında rifʹat maʹnâsınadır; حِنْطَةٌ [ḩinṯat]a ıtlâkı hubûbâtın erfaʹ ve aʹlâsı olduğu içindir. Ve
قَمْحٌ [ḵamḩ] Masdar olur, bir nesneyi süfûf gibi hurd edip avucuyla ağızına atmak maʹnâsına; yukâlu: قَمِحَ السَّوِيقَ قَمْحًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اسْتَفَّهُ
اَلْقُمَّحُ [el-ḵummaḩ] (ḵâf’ın zammı ve mîm’in fethi ve teşdîdiyle) قَامِحٌ [ḵâmiḩ]in cemʹi.
اَلْقَمْحُ [el-ḵamḩ] (ḵâf’ın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Buğday, حِنْطَةٌ [ḩinṯat] maʹnâsına. Ve
قَمْحٌ [ḵamḩ] Masdar dahi gelir, un misâlinde olan nesneyi yaş etmeden ekl etmek maʹnâsına; yukâlu: قَمِحْتُ السَّوِيقَ وَغَيْرَهُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اسْتَفَفْتَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı