el-ḵund ~ اَلْقُنْدُ

Kamus-ı Muhit - القند maddesi

اَلْقُنْدُ [el-ḵund] (ḵâf’ın zammıyla) Husyeye denir, zâhiren künd muʹarrebidir, قُنْدَيْنِ [ḵundeyn] tesniyesidir, Aṡmaʹî’nin husyeleri ʹazîm olmakla Ebu’l-Ḵundeyn ile mülakkab olmuştur.

اَلْقَنْدُ [el-ḵand] (ḵâf’ın fethi ve nûn’un sükûnuyla) ve

اَلْقَنْدَةُ [el-ḵandet] (hâ ile) ve

اَلْقِنْدِيدُ [el-ḵindîd] (صِنْدِيدٌ [ṡindîd] vezninde) Şeker kamışının ʹusâresinden müncemid olan ʹasele yaʹnî şıraya denir. Murâd kemâliyle ıslâh olunmamışşeker olacaktır. Ve قَنْدٌ [ḵand] lafzı muʹarrebdir, yaʹnî kend-i Fârisî muʹarrebidir. Asl şekerin envâʹı bundan maʹmûl olur, şekere nisbet kand, sâfî yağa nisbet kere yağı menzilesindedir Ve hâ ile قَنْدَةٌ [ḵandet] ahasstır ve قِنْدِيدٌ [ḵindîd] sonradan mutasarrıftır. Ve

قِنْدِيدٌ [ḵindîd] Yemen zaʹferânı dedikleri dârûya denir, وَرْسٌ [vers] gibi. Ve bâdeye denir, خَمْرٌ [ḣamr] gib. ʹAlâ-kavlin şol üzüm şırasıne denir ki içine tîbe müteʹallik baʹzı nesneler koyup karıştırılmış ola; tekûlu: سَقَانَا قِنْدِيدًا أَيْ خَمْرًا أَوْ هُوَ عَصِيرٌ تُجْعَلُ فِيهِ أَفْوَاهٌ ثُمَّ يُفْتَقُ Ve

قِنْدِيدٌ [ḵindîd] ʹAnbere ve kâfûra ve miske denir. Ve bir nevʹ tîbe denir ki zaʹferânla maʹmûl olur, yaʹnî rüknü zaʹferândır. Ve

قِنْدِيدٌ [ḵindîd] Bir adamın kendi hâl ve şânına denir, gerek nîk ve gerek bed olsun. Cemʹi قَنَادِيدُ [ḵanâdîd] gelir ve minhu yukâlu: جَاءَ بِالْأَمْرِ عَلَى قَنَادِيدِهِ أَيْ عَلَى وَجْهِهِ

Vankulu Lugatı - القند maddesi

اَلْقَنْدُ [el-ḵand] (ḵâf’ın fethi ve nûn’un sükûnuyla) Şeker kamışından hâsıl olan bal.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı