el-ḵaver ~ اَلْقَوَرُ

Kamus-ı Muhit - القور maddesi

اَلْقَوَرُ [el-ḵaver] (fethateynle) Yek-çeşm olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَوِرَ الرَّجُلُ قَوَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا عَوِرَ

اَلْقَوْرُ [el-ḵavr] (جَوْرٌ [cevr] vezninde) Bir kimse ayağının sesi işitilmemek için ayaklarının uçlarını basarak yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: قَارَ الرَّجُلُ يَقُورُ قَوْرًا إِذَا مَشَى عَلَى أَطْرَافِ قَدَمَيْهِ لِئَلاَّ يُسْمَعَ صَوْتُهُمَا Ve sayyâd sayd için mansûbe kurmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَارَ الصَّائِدُ الصَّيْدَ إِذَا خَتَلَهُ Ve bir nesneyi ortasından değirmi olarak oyarak kesmek maʹnâsınadır, karpuzun ibtidâ başından değirmice kesmek gibi; yukâlu: قَارَ الشَّيْءَ إِذَا قَطَعَهُ مِنْ وَسَطِهِ خَرْقًا مُسْتَدِيرًا Ve hitân eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: قَارَ الْمَرْأَةَ إِذَا خَتَنَهَا Ve

قَوْرٌ [ḵavr] Tâze pamuktan bükülmüş iyi ve güzel ipe ve urgana denir. Ve tâze pamuğa denir, ʹalâ-kavlin senesinde zerʹ olunmuş olan pamuğa denir.

Vankulu Lugatı - القور maddesi

ذِي قَارٍ [Žî Ḵâr] Bir günün ismidir ki Pervîz adlı pâdişâh Benî Şeybân üzerine gazâya geldikte Benî Şeybân ona gâlib oldu; ʹArabın ʹAcem üzerine gâlib olmasının ibtidâsı o günde vâkiʹ oldu. Ve

اَلْقُورُ [el-ḵûr] (ḵâf’ın zammı ve meddiyle) Kezâlik cemʹi, tepecikler maʹnâsına.

اَلْقَوْرُ [el-ḵavr] (ḵâf’ın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Ayağın ucu üzere basıp yürümek, âvâzı işitilmesin diye; yukâlu: قَارَ يَقُورُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı