el-kutf ~ اَلْكُتْفُ

Kamus-ı Muhit - الكتف maddesi

اَلْكُتْفُ [el-kutf] (kâf’ın zammıyla) أَكْتَفُ [ektef] lafzından cemʹdir ki zikr olundu. Ve كِتَافٌ [kitâf] lafzından ki كِتَابٌ [kitâb] veznindedir, cemʹ olur ve كَتِيفٌ [ketîf] lafzından cemʹ olur.

اَلْكَتِفُ [el-ketif] (tâ’nın kesriyle فَرِحٌ [feriḩ] vezninde) ve

اَلْكِتْفُ [el-kitf] (kâf’ın kesriyle مِثْلٌ [mišamp;l] vezninde) ve

اَلْكَتَفُ [el-ketef] (جَبَلٌ [cebel] vezninde) Omuz başlarının ardında olan yassı kemiğe denir ki kürek taʹbîr olunur, Fârisîde şâne denir, müştemil olduğu ʹuzva yağrını taʹbîr olunur. Cemʹleri كِتَفَةٌ [kitefet] gelir, قِرَدَةٌ [ḵiredet] vezninde ve أَكْتَافٌ [ektâf] gelir.

اَلْكَتْفُ [el-ketf] (حَتْفٌ [ḩatf] vezninde) Şol aksaklığa denir ki davarın küreğine ʹârız olan vecaʹdan neş΄et eder; yukâlu: أَخَذَ الْفَرَسَ كَتْفٌ أَيْ ظَلَعٌ يَأْخُذُ مِنْ وَجَعِ الْكَتِفِ Ve

كَتْفٌ [ketf] Masdar olur, te΄ennî ile yapça yapça yürümek maʹnâsına; yukâlu: كَتَفَ الرَّجُلُ كَتْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا مَشَى رُوَيْدًا Ve bir husûsta rıfk ve mülâyemet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَتَفَ الرَّجُلُ إِذَا رَفَقَ فِي الْأَمْرِ Ve semerin iki taraflı olan eğri ağaçlarının birini âhere çekip bağlamak maʹnâsınadır; yukâlu: كَتَفَ الرَّحْلَ إِذَا شَدَّ حِنْوَيِ الرَّحْلِ أَحَدَهُمَا عَلَى الْآخَرِ Ve bir adamın ellerini كِتَافٌ [kitâf] ile ardına çekip bağlamak maʹnâsınadır; yukâlu: كَتَفَ فُلاَنًا إِذَا شَدَّ يَدَيْهِ إِلَى خَلْفِهِ بِالْكِتَافِ Ve bir adamın küreğine vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَتَفَ فُلاَنًا إِذَا ضَرَبَ كَتِفَهُ Ve âheste âheste yürümek maʹnâsınadır, niteki zikr olundu. ʹAlâ-kavlin küreklerini oynatarak yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: كَتَفَ فُلاَنٌ إِذَا مَشَى رُوَيْدًا أَوْ مُحَرِّكًا كَتِفَيْهِ Ve semer yâhûd eyer hayvânın küreğini basıp cıdav eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَتَفَ السَّرْجُ الدَّابَّةَ إِذَا جَرَحَ كَتِفَهَا Ve bir nesneden hoşlanmayıp iğrenmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَتَفَ الْأَمْرَ إِذَا كَرِهَهُ Ve dâbbe kürek kemiklerinin uçlarını yukarı yukarı silkerek yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: كَتَفَتِ الْخَيْلُ إِذَا ارْتَفَعَتْ فُرُوعُ أَكْتَافِهَا فِي الْمَشْيِ Ve كَتِيفٌ [ketîf] ile kırık kap kenetlemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَتَفَ الْإِنَاءَ إِذَا لَأَمَهُ بِالْكَتِيفِ Ve

كَتْفٌ [ketf] ve

كَتَفَانُ [ketefân] (fetehâtla) Kuş kanatlarını ardına kısarak uçmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَتَفَ الطَّائِرُ كَتْفًا وَكَتَفَانًا إِذَا طَارَ رَادًّا جَنَاحَيْهِ ضَامًّا لَهُمَا إِلَى مَا وَرَائَهُ

Vankulu Lugatı - الكتف maddesi

اَلْكَتَفُ [el-ketef] (fethateynle) Şol aksamaktır ki davarın küreğine ʹârız olan vecaʹdan hâsıl olur, İbnu’s-Sikkît rivâyeti üzere.

اَلْكِتْفُ [el-kitf] (kâf’ın kesri ve tâ’nın sükûnuyla) ve

اَلْكَتِفُ [el-ketif] (kâf’ın fethi ve tâ’nın kesriyle,كِذْبٌ [kižb] ile كَذِبٌ [kežib] gibi)Şol kürek kemiği ki insânın arkasında olur, şâne maʹnâsına. Ve

كَتِفٌ [ketif] Âheste yürümeğe dahi derler. Ve

كَتِفٌ [ketif] At yürürken fürûʹ-ı ketifi yaʹnî küreğinin uçları kalkarak yürümeğe dahi derler; tekûlu: كَتَفْتُ الْخَيْلَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı