el-keter ~ اَلْكَتَرُ

Kamus-ı Muhit - الكتر maddesi

اَلْكَتْرُ [el-ketr] (kâf’ın fethi ve tâ’nın sükûnuyla) Haseb ve kadr ve şeref maʹnâsınadır; yukâlu: فُلاَنٌ رَفِيعُ الْكَتْرِ أَيِ الْحَسَبِ وَالْقَدْرِ Ve her şey΄in vasatına denir. Ve sarhoş yürüyüşü gibi yürümeğe denir; yukâlu: يَمْشِي الْكَتْرَ أَيْ مِشْيَةً كَمِشْيَةِ السَّكْرَانِ Ve küçük hevdece ve mihaffeye denir. Ve hurmâ serecek mahallin duvarına denir, حَائِطُ الْجَرِينِ [ḩâ΄iṯu’l-cerîn] maʹnâsına. Ve yüksek hörgüce denir; bunda kâf’ın kesriyle ve fethateynle câ΄izdir; yukâlu: نَاقَةٌ كَانَ سَنَامُهَا كَتْرًا أَيْ مُرْتَفِعًا

اَلْكِتْرُ [el-ḵitr] (kâf’ın kesriyle) ʹÂd kavminden kalmış kabre denir ki yüksek hörgüç tarzında olur. O zamânda kubûrun üzerlerini tarz-ı mezkûr üzere yaparlar imiş. Yâhûd kubbe şeklinde binâya denir ki üstü hörgüç gibi çatılmış olur, hâlen çatı kurulmuş sütûh gibi. Kâle fi’l-Esâs: نَاقَةٌ كَأَنَّ سَنَامَهَا كَتْرٌ وَهُوَ بِنَاءٌ شِبْهَ الْقُبَّةِ يُشَبَّهُ بِهَا السَّنَامُ وَيُسْتَعَارُ

Vankulu Lugatı - الكتر maddesi

اَلْكَتَرُ [el-keter] (fethateynle) Kezâlik deve hörgücü maʹnâsınadır.

اَلْكِتْرُ [el-kitr] (kâf’ın kesri ve tâ’nın sükûnuyla) Deve hörgücü, kûhân-ı üştür maʹnâsına. Aṡmaʹî eyitti: كِتْرٌ [kitr] lafzını bir beytte istimâʹ ettim, gayrı yerde istimâʹ etmedim.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı