el-liyaḵ ~ اَللِّيَقُ

Kamus-ı Muhit - الليق maddesi

اَللِّيَقُ [el-liyaḵ] (عِنَبٌ [ʹineb] vezninde) Yufka sehâb pârelerine denir.

اَللِّيقُ [el-lîḵ] (lâm’ın kesriyle) Bir siyâh nesnedir ki sırmaya karıştırırlar.

اَللَّيْقَةُ [el-leyḵat] ve

اَللَيْقُ [el-leyḵ] (lâm’ların fethiyle) Devâta lîka komak, ʹalâ-kavlin mürekkebini ıslâh eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: لَاقَ الدَّوَاةَ يَلِيقُهَا لَيْقَةً وَلَيْقًا إِذَا جَعَلَ لَهَا لِيقَةً أَوْ أَصْلَحَ مِدَادَهَا Ve devâtta mürekkeb lîkaya alışmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَاقَتِ الدَّوَاةُ إِذَا لَصِقَ الْمِدَادُ بِصُوفِهَا Ve sığınmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَاقَ بِهِ إِذَا لَاذَ Ve bir adamın endâmına libâs uyup yakışmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَاقَ بِهِ الثَّوْبُ إِذَا لَبِقَ Ve bir nesne bir şey΄e münâsib ve çesbân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَذَا الْأَمْرُ لَا يَلِيقُ بِكَ أَيْ لَا يَعْلَقُ Yaʹnî “Bu iş sana yapışmaz ki yakışmaz” demektir. Şârihin beyânına göre bu iki maʹnâ-yı ahîrde masdarı لِيَاقَةٌ [liyâḵat] dahi gelir, كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde.

Vankulu Lugatı - الليق maddesi

اَللَّيْقُ [el-leyḵ] (lâm’ın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Devîde likâ komakla mürekkebi alışmak ve alıştırmak; yukâlu: لَاقَتِ الدَّوَاةُ تَلِيقُ إِذَا لَصِقَتْ وَلِقْتُهَا أَنَا يَتَعَدَّى وَلَا يَتَعَدَّى Ve ʹavret erin kalbine girmeğe dahi derler; yukâlu: مَا عَاقَتْ عِنْدَ زَوْجِهَا وَلَا لَاقَتْ أَيْ مَا لَصِقَتْ بِقَلْبِهِ Ve bir kimseye giydiği libâs yakışmağa dahi derler; yukâlu: لَاقَ بِهِ الثَّوْبُ إِذَا لَبِقَ بِهِ وَيُقَالُ لَاقَ بِهِ فُلَانٌ أَيْ لَاذَ Yaʹnî sığınmak maʹnâsına da gelir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı