اَللِّينُ [el-lîn] (lâm’ın kesriyle) ve
اَللَّيَانُ [el-leyân] (lâm’ın fethiyle) Bir nesne yumuşak olmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَانَ الشَّيْءُ يَلِينُ لِينًا وَلَيَانًا ضِدُّ خَشُنَ
اَلْمُلَايَنَةُ [el-mulâyenet] (مُفَاعَلَةٌ [mufâʹalet] vezninde) ve
اَللِّيَانُ [el-liyân] (قِتَالٌ [ḵitâl] vezninde) Bir kimseye mülâyemetle muʹâmele eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: لَايَنَهُ مُلَايَنَةً وَلِيَانًا إِذَا لَانَ لَهُ
اَللَّيُّ [el-leyy] (طَيٌّ [ṯayy] vezninde) ve
اَللِّيُّ [el-liyy] ve
اَللِّيَّانُ [el-liyyân] (lâm’ların kesriyle) Borcu edâ eylemeyip ʹavk ve te΄hîr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: لَوَاهُ دَيْنَهُ وَبِدَيْنِهِ لَيًّا وَلِيًّا وَلِيَّانًا إِذَا مَطَلَهُ Ve bir adamın hakkını inkâr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: لَوَاهُ بِحَقِّهِ إِذَا جَحَدَهُ إِيَّاهُ
اَللَّيَّانُ [el-leyyân] (lâm’ın fethi ve yâ’nın teşdîdiyle) Deyni eğlendirmek; yukâlu: لَوَاهُ بِدَيْنِهِ لَيَّانًا إِذَا مَطَلَهُ
اَللَّيَانُ [el-leyân] (lâm’ın fethi ve yâ’nın tahfîfi ile) Masdardır, لِينٌ [lîn]den; tekûlu: هُوَ فِي لَيَانٍ مِنَ الْعَيْشِ أَيْ فِي نَعِيمٍ وَخَفْضٍ Ve خَفْضٌ [ḣafḋ] muʹcemeteynle sühûlet ve râhatla olan maʹîşete derler.
اَللِّيَانُ [el-liyân] (lâm’ın kesriyle) لِينٌ [lîn]in cemʹidir, zikr olunan hurmâ ağaçları maʹnâsına, ذِئْبٌ [ži΄b] ile ذِئَابٌ [ži΄âb] gibi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı