الْمُجْفَرُ [el-mucfer] (مُكْرَمٌ [mukrem] vezninde) Ortalığı çok ve vâsiʹ olan ata ve sâ΄ir hayvâna denir; yukâlu: فَرَسٌ مُجْفَرٌ أَيْ وَاسِعُ الْجُفْرَةِ
اَلْمُجَفَّرُ [el-muceffer] (مُعَظَّمٌ [muʹażżam] vezninde) Râyiha-i cesedi mütegayyir olmakla bed-bûy olan kişiye denir; yukâlu: رَجُلٌ مُجَفَّرٌ إِذَا صَارَ قَدْ تَغَيَّرَتْ رَائِحَةُ جَسَدِهِ
اَلْمَجْفَرُ [el-mecfer] ve
اَلْمَجْفَرَةُ [el-mecferet] (mîm’in ve fâ’nın fethiyle) Cimâʹın katʹına bâʹis olacak şey΄e denir, kesret-i şürb-i kahve gibi; yukâlu: طَعَامٌ مَجْفَرٌ وَمَجْفَرَةٌ إِذَا كَانَ يَقْطَعُ عَنِ الْجِمَاعِ ve minhu kavluhum: اَلصَّوْمُ مَجْفَرَةٌ لِلنِّكَاحِ
اَلْمُجْفَرُ [el-mucfer] (mîm’in zammı ve fâ’nın kesriyle) Ortalığı çok olan at olsun ve eger gayrı olsun; yukâlu: فَرَسٌ مُجْفَرٌ وَنَاقَةٌ مُجْفَرَةٌ أَيْ عَظِيمُ الْوَسَطِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı