اَلتَّطَلُّبُ [et-teṯallub] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] vezninde) ve
اَلْإِطِّلاَبُ [el-iṯṯilâb] (hemzenin ve ṯâ-yı müşeddedenin kesriyle إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) Bunlar da taleb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: تَطَلَّبَهُ وَأَطْلَبَهُ بِمَعْنَى طَلَبَهُ Lâkin تطَلُّبٌ [teṯallub]un mefhûmu mütekellif olmakla merreten baʹde-uhrâ taleb eylemek olur.
اَلْإِطْلاَبُ [el-iṯlâb] (hemzenin kesriyle) Bir kimsenin matlûbunu verip hâcetini revâ kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَطْلَبَ فُلاَنًا إِذَا أَعْطَاهُ مَا طَلَبَهُ Ve bir kimsenin matlûbunu kable’t-taleb vermeyip taleb-kâr olmakla muztarr ve muhtâc eylemek maʹnâsına olmakla zıdd olur; yukâlu: أَطْلَبَهُ أَيْ أَلْجَأَهُ إِلَى الطَّلَبِ
اَلْإِطِّلَابُ [el-iṯṯilâb] (hemzenin kesri ve ṯâ’nın kesri ve teşdîdiyle) Bi-maʹnâhu, min bâbi اَلْإِفْتِعَالُ [el-iftiʹâl]; yukâlu: إِطَّلَبْتُهُ Ve minhu عَبْدُ الْمُطَّلِبِ بْنُ هَاشِمٍ وَاسْمُهُ عَامِرٌ
اَلْإِطْلَابُ [el-iṯlâb] (hemzenin kesri ve ṯâ’nın sükûnuyla) Bir kimsenin matlûbun tîz vermek; yukâlu: أَطْلَبَهُ أَيْ أَسْعَفَهُ بِمَا طَلَبَ Ve إِسْعَافٌ [isʹâf] sîn-i mühmele ve ʹayn-ı mühmele ile hâceti tîz bitirmek. Ve
إِطْلَابٌ [iṯlâb] Talebe muhtâc etmek maʹnâsına da gelir, azdâddandır; ve minhu kavluhum: أَطْلَبَ الْمَاءُ إِذَا بَعُدَ وَلَمْ يُنَلْ إِلَّا بِطَلَبٍ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı