el-muḵref ~ اَلْمُقْرَفُ

Kamus-ı Muhit - المقرف maddesi

اَلْمَقْرِفُ [el-maḵrif] (مَنْزِلٌ [menzil] vezninde) İsm-i mekândır, ağaçta kabuk soyulan mahalle denir. Ve minhu tekûlu: تَرَكْتُهُ عَلَى مِثْلٍ مَقْرِفِ الصَّمْغَةِ وَيُرْوَى مَقْلَعِ الصَّمْغَةِ Yaʹnî “Onu ağaçtan zamk koparılan yere mümâsil mahalde terk eyledim” ki murâd hâlî ve tenhâ yerde terk ettim demektir.

اَلْمُقْرِفُ [el-muḵrif] (مُحْسِنٌ [muḩsin] vezninde) هُجْنَةٌ [hucnet]e mukârib olan ata ve insân ve hayvâna denir, yaʹnî anası ʹArabî olup babası ʹArabî olmaya, zîrâ إِقْرَافٌ [iḵrâf] fahl tarafından ve هُجْهَةٌ [hucnet] ümm tarafından olur. Pes fahl ʹatîk olup ümm ʹatîk olmasa ona هَجِينٌ [hecîn] denir, مُقْرِفٌ [muḵrif] ona müdânî olana ıtlâk olunur; yukâlu: فَرَسٌ مُقْرِفٌ أَيْ مُدَانِي الْهُجْنَةِ Ve

مُقْرِفٌ [muḵrif] Kızıl benizli adama denir.

Vankulu Lugatı - المقرف maddesi

اَلْمُقْرَفُ [el-muḵref] (mîm’in zammı ve ḵâf’ın sükûnu ve râ’nın fethiyle) Yakında alınan deve; yukâlu: بَعِيرٌ مُقْرَفٌ إِذَا اشْتُرِيَ حَدِيثًا

اَلْمَقْرِفُ [el-maḵrif] (mîm’in fethi ve râ’nın kesriyle) Ağaçtan zamk kopardıkları mahal; ve minhu kavluhum: تَرَكْتُهُ عَلَى مِثْلِ مَقْرِفِ الصَّمْغَةِ وَهُوَ مَوْضِعُ الْقَرْفِ أَيِ الْقِشْرِ وَهُوَ شَبِيهٌ بِقَوْلِهِمْ تَرَكْتُهُمْ عَلَى مِثْلِ لَيْلَةِ الصَّدَرِ ki hâlî terk ettim demek olur.

اَلْمُقْرِفُ [el-muḵrif] (mîm’in zammı ve râ’nın kesriyle) Şol kimsedir ki onun anası ʹArabî ola ve babası ʹArabî olmaya. Ve sâ΄ir hayvânda dahi hâl böyledir, zîrâ إِقْرَافٌ [iḵrâf] baba cânibinde olan noksândan hâsıl olur, nitekim هُجْنَةٌ [hucnet] ana cânibinde olan noksândan hâsıl olur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı