اَلْمَقَرُ [el-meḵar] (fethateynle) Acılığa yâhûd ekşiliğe denir; yukâlu: فِيهِ مَقَرٌ أَيْ مَرَارَةٌ أَوْ حُمُوضَةٌ
اَلْمُقِرُّ [el-muḵirr] (ism-i fâʹil bünyesiyle) Erkek menîsini rahiminde ʹakd ve imsâk eylemiş olan hayvâna vasf olur; yukâlu: نَاقَةٌ مُقِرٌّ إِذَا صَارَتْ قَدْ عَقَدَتْ مَاءَ الْفَحْلِ فَأَمْسَكَتْهُ فِي رَحِمِهَا
اَلْمَقِرُ [el-meḵir] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) مُمْقِرٌ [mumḵir] ile maʹnâ-yı evvelde mürâdiftir. Ve
مَقِرٌ [meḵir] صَبِرٌ [ṡabir] dedikleri maʹrûf acı dârûya denir, ʹalâ-kavlin صَبِرٌ [ṡabir]e şebîh bir gûne acı nesneye denir yâhûd zehre denir, سَمٌّ [semm] maʹnâsına.
اَلْمَقْرُ [el-maḵr] (mîm’in fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) Bir adamın yâ bir hayvânın değnekle boynuna vurup derisi sağ olmak vech üzere kemiğini kırıp ufatmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَقَرَ عُنُقَهُ مَقْرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا ضَرَبَهَا بِالْعَصَا حَتَّى تَكَسَّرَ الْعَظْمُ وَالْجِلْدُ صَحِيحٌ Ve tuzlu balığı sirke içre basıp sardela ve salamura yapmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَقَرَ السَّمَكَةَ الْمَالِحَةَ إِذَا نَقَعَهَا فِي الْخَلِّ Ve
مَقْرٌ [maḵr] Zehre denir, سَمٌّ [semm] maʹnâsına; yukâlu: قَتَلَهُ بِالْمَقْرِ أَيِ السَّمِّ
اَلْمَقَرُّ [el-meḵarr] (mîm’in ve ḵâf’ın fethiyle) İsm-i mekândır, karâr-gâha denir. Ve
مَقَرُّ الرَّحِمِ [meḵarru’r-raḩim] Batn-ı mâderde rahimin nihâyetine ıtlâk olunur ki cenîn ârâm-gâhıdır. Ve
مَقَرٌّ [Meḵarr] Bir mevziʹ adıdır.
اَلْمُقَرُ [el-muḵar] (mîm’in zammı ve ḵâf’ın fethiyle) Acı olmak; yukâlu: مَقَرَ الشَّيْءُ يَمْقُرُ مُقَرًا إِذَا صَارَ مُرًّا
اَلْمَقِرُ [el-meḵir] (mîm’in fethi ve ḵâf’ın kesriyle) Acı olan nesne. Ve
مَقِرٌ [meḵir] صَبِرٌ [ṡabir]e dahi derler ki azvay demekle maʹrûf devâdır, Aṡmaʹî rivâyeti üzere.
اَلْمَقْرُ [el-maḵr] mîm’in fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla dahi istiʹmâl olunur, zikr olunan maʹnâda.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı