en-nuber ~ اَلنُّبَرُ

Kamus-ı Muhit - النبر maddesi

اَلنُّبَرُ [en-nuber] (صُرَدٌ [ṡurad] vezninde) İri lokmalara denir; müfredi نُبْرَةٌ [nubret]tir, غُرْفَةٌ [ġurfet] vezninde; yukâlu: إِبْتَلَعَ النُّبَرَ أَيِ اللُّقَمَ الضِّخَامَ

اَلنِّبْرُ [en-nibr] (nûn’un kesriyle) Kene taʹbîr olunan böceğe denir, قُرَادٌ [ḵurâd] maʹnâsına. Ve keneye şebîh bir nevʹ böceğe denir ki devenin üzerinde yürüse yürüdüğü yerler şişip kabarır. ʹAlâ-kavlin bir nevʹ sînek yâhûd yırtıcı bir cânver adıdır. Ve fâhiş ve le΄îm olan bodura denir; cemʹi أَنْبَارٌ [enbâr] ve نِبَارٌ [nibâr] gelir nûn’un kesriyle. Ve Manṡûr b. Muḩammed el-Vâsiṯî en-Nebrî ümmî olarak bir şâʹir-i sühan-verdir.

اَلنَّبْرُ [en-nebr] (صَبْرٌ [ṡabr] vezninde) Bir kelimeyi mehmûz eylemek yaʹnî hemze ile edâ eylemek maʹnâsınadır; meselâ فَارَةٌ [fâret] lafzını hemze ile edâ eylemek gibi; yukâlu: نَبَرَ الْحَرْفَ نَبْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا هَمَزَهُ Kâle’ş-şârih ve minhu’l-hadîsu kâle reculun li’n-nebiyyi ʹaleyhi’s-selâm: يَا نَبِيءَ اللهِ فَقَالَ ḣلاَ تَنْبِرْ بِاسْمِيḢ أَيْ لاَ تَهْمِزْ وَفِي رِوَايَةٍ ḣإِنَّا مَعْشَرَ قُرَيْشٍ لاَ نَنْبِرُḢ Ve

نَبْرٌ [nebr] Bir kimseyi yukarı kaldırmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَرَ الشَّيْءَ إِذَا رَفَعَهُ وَمِنْهُ الْمِنْبَرُ Ve bir kimseyi âzâr ile zecr ve menʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَرَ فُلاَنًا إِذَا زَجَرَهُ وَانْتَهَرَهُ Ve tâze gulâm yâl ü bâl sâhibi olmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَرَ الْغُلاَمُ إِذَا تَرَعْرَعَ Ve bir adamı sû΄-i zikr ile lisâna almak ve dillemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَرَ فُلاَنًا بِلِسَانِهِ إِذَا نَالَ وَمِنْهُ Ve bir nesneyi sürʹatle kapmak maʹnâsına müstaʹmeldir, refʹi müstelzim olduğu için; ve minhu yukâlu: طَعْنٌ نَبْرٌ أَيْ مُخْتَلَسٌ كَأَنَّهُ يَنْبِرُ الرُّمْحَ عَنْهُ أَيْ يَرْفَعُهُ بِسُرْعَةٍ Yaʹnî mızrağı sürʹatle kaldırır gibi uğurlayın sançmak. Burada نَبْرٌ [nebr] نَابِرٌ [nâbir] maʹnâsınadır. Ve

نَبْرٌ [nebr] Kalîlü’l-hayâ΄ kimseye denir; yukâlu: رَجُلٌ نَبْرٌ أَيْ قَلِيلُ الْحَيَاءِ

Vankulu Lugatı - النبر maddesi

اَلنِّبْرُ [en-nibr] (nûn’un kesri ve bâ’nın sükûnuyla) Bir böcektir ki keneye şebîhtir, deve üzerinde yürüse yürüdüğü yerler şişer.

اَلنَّبْرُ [en-nebr] (nûn’un fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Kaldırmak, refʹ maʹnâsına; tekûlu: نَبَرْتُ الشَّيْءَ أَنْبِرُهُ نَبْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا رَفَعْتَهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı