اَلْهَتْنُ [el-hetn] (نَتْنٌ [netn] vezninde) ve
اَلْهُتُونُ [el-hutûn] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve
اَلْهَتَنَانُ [el-hetenân] (fetehâtla) ve
اَلتَّهْتَانُ [et-tehtân] (تَذْكَارٌ [težkâr] vezninde) Yağmur birden dökülmek maʹnâsınadır; ʹalâ-kavlin bu هَطْلٌ [haṯl] dedikleri yağmurdan ziyâde olur ki bora olur yâhûd muttasıl olmak üzere zaʹîf yağmak yâhûd bir sâʹat kesilip sonra yine yağmak üzere yağmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَتَنَتِ السَّمَاءُ هَتْنًا وَهُتُونًا وَهَتَنَانًا وَتَهْتَانًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا انْصَبَّتْ أَوْ هُوَ فَوْقَ الْهَطْلِ أَوِ الضَّعِيفُ الدَّائِمُ أَوْ مَطَرُ سَاعَةٍ ثَمَّ يَفْتَرُ ثُمَّ يَعُودُ
اَلْهُتَّنُ [el-hutten] (hâ’nın zammı ve tâ’nın fethi ve teşdîdiyle) Cemʹi; yukâlu: سَحَائِبُ هُتَّنٌ مِثْلُ رَاكِعٍ وَرُكَّعٍ
اَلْهُتُنُ [el-hutun] (zammeteynle) Cemʹi, عَمُودٌ [ʹamûd]la عُمُدٌ [ʹumud] gibi.
اَلْهَتْنُ [el-hetn] (hâ’nın fethi ve tâ’nın sükûnuyla) Kezâlik yağmur damlamak.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı