اَلْهَرْطُ [el-herṯ] (فَرْطٌ [farṯ] vezninde) Bir kimse ʹırzına gereği gibi dokunup çâkçâk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: هَرَطَ عِرْضَهُ وَفِي عِرْضِهِ هَرْطًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا طَعَنَ فِيهِ وَمَزَّقَهُ Ve metânetsiz beyhûde ve tebâh söz söylemek maʹnâsınadır; yukâlu: هَرَطَ فِي الْكَلاَمِ إِذَا سْفَسْفَ
اَلْهِرْطُ [el-hirṯ] (hâ’nın kesriyle) Koca nâkaya denir; yukâlu: نَاقَةٌ هِرْطٌ أَيْ مُسِنَّةٌ Cemʹi أَهْرَاطٌ [ehrâṯ] ve هُرُوطٌ [hurûṯ] gelir. Ve sümük gibi arık, duvara yapışır olan ete denir; bunda fethle de câ΄izdir; tekûlu: أَطْعَمَنَا لَحْمًا هِرْطًا أَيْ مَهْزُولاً كَالْمُخَاطِ Ve mâl-dâr adama denir; yukâlu: هُوَ هِرْطٌ أَيْ مُتَمَوِّلٌ Ve koca ve arık dişi koyuna denir, niteki هِرْطَةٌ [hirṯat] dahi denir, hâ’yla. Ve
هِرْطَةٌ [hirṯat] Korkak ahmak adama denir. Cemʹ-i cinsi هِرَطٌ [hiraṯ] gelir, قِرَبٌ [ḵireb] vezninde.
اَلْهِرَطُ [el-hiraṯ] (hâ’nın kesri ve râ’nın fethiyle) Cemʹi, yaşlı koyunlar maʹnâsına, قِرْبَةٌ [ḵirbet] ile قِرَبٌ [ḵireb] gibi.
اَلْهَرْطُ [el-herṯ] (hâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Bir kimsenin ʹırzına değmek; yukâlu: هَرَطَ فِي عِرْضِهِ يَهْرِطُ هَرْطًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا طَعَنَ فِيهِ وَتَنَقَّصَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı