el-hered ~ اَلْهَرَدُ

Kamus-ı Muhit - الهرد maddesi

اَلْهَرَدُ [el-hered] (fethateynle) Et müherrâ olunca kadar pişmek maʹnâsınadır; yukâlu: هَرَّدَ اللَّحْمَ فَهَرِدَ هَرَدًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا تَهَرَّأَ

اَلْهِرْدُ [el-hird] (hâ’nın kesriyle) Devekuşuna denir. Ve sâkıt ve ʹamel-mânde adama denir.

اَلْهُرْدُ [el-hurd] (hâ’nın zammıyla) كُرْكُمٌ [kurkum] ismidir ki ekser ʹindinde zerd-çûb dedikleri dârûdur. Ve bir nevʹ kırmızı çamur ismidir ki aşı boyası gibi onunla da nesne boyarlar. Ve bir nevʹ kök ismidir ki onunla da nesne boyanır ve bu عُرُوقٌ صُفْرٌ [ʹurûḵun ṡufrun] dedikleri sarı boya olacaktır, baʹzılar وَرْسٌ [vers] ile beyân eylediler.

اَلْهَرْدُ [el-herd] (فَرْدٌ [ferd] vezninde) Bir nesneyi yırtıp paralamak maʹnâsınadır; yukâlu: هَرَدَ الشَّيْءَ هَرْدًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا مَزَّقَهُ وَخَرَّقَهُ Ve eti ziyâdesiyle pişirmek, ʹalâ-kavlin yepriyip müherrâ olunca pişirmek maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: هَرَدَ اللَّحْمَ إِذَا أَنْعَمَ فِي إِنْضَاجِهِ أَوْ طَبَخَهُ حَتَّى تَهَرَّأَ Ve bir nesneye güç yetmek ve ona kâdir olmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: هَرَدَ الشَّيْءَ إِذَا قَدَرَ عَلَيْهِ Ve

هَرْدٌ [herd] Karışkanlık, هَرْجٌ [herc] maʹnâsınadır; yukâlu: وَقَعُوا فِي هَرْدٍ أَيْ هَرْجٍ Ve bir adamın ʹırz ve nâmûsuna dokunmak maʹnâsınadır ki mikrâz-ı lisânla câme-i ʹırzını çâkçâk eylemekten ʹibârettir; yukâlu: هَرَدَ فِي عِرْضِهِ إِذَا طَعَنَ فِيهِ Ve bir nesneyi ifsâd ve tebâh eylemek için şakk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: هَرَدَهُ إِذَا شَقَّهُ لِلْإِفْسَادِ

Vankulu Lugatı - الهرد maddesi

اَلْهَرْدُ [el-herd] (hâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Eti eriyi pişirmek; yukâlu: هَرَدْتُ اللَّحْمَ أَهْرِدُهُ هَرْدًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْ طَبَخْتُهُ حَتَّى تَهَرَّدَ أَوْ تَفَسَّخَ Ve ʹırza değmek; yukâlu: هَذَا هَرْدٌ فِي الْعِرْضِ أَيْ طَعْنٌ فِيهِ Ve bezi yarmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: هَرَدْتُ الثَّوْبَ أَيْ شَقَقْتُهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı