el-hevis ~ اَلْهَوِسُ

Kamus-ı Muhit - الهوس maddesi

اَلْهَوِسُ [el-hevis] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) هَوَّاسٌ [hevvâs] gibi esrimiş erkek deveye denir; yukâlu: فَحْلٌ هَوَّاسٌ وَهَوِسٌ أَيْ مُغْتَلِمٌ

اَلْهَوَسُ [el-heves] (fethateynle) Cünûndan bir gûne eser ve şâ΄ibeye denir, çalık gibi; yukâlu: فِي رَأْسِهِ هَوَسٌ أَيْ طَرَفٌ مِنَ الْجُنُونِ

اَلْهَوْسُ [el-hevs] (hâ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Bir nesneyi dövüp ufatmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَاسَ الشَّيْءَ يَهُوسُ هَوْسًا إِذَا دَقَّهُ Ve kırmak maʹnasınadır; yukâlu: هَاسَهُ إِذَا كَسَرَهُ Ve gece vakti gezip dolaşmak maʹnâsınadır; yukâlu: فُلاَنٌ يَهُوسُ بِاللَّيْلِ أَيْ يَطُوفُ Ve ekl-i şedîd maʹnâsınadır; yukâlu: هَاسَ الطَّعَامَ إِذَا أَكَلَهُ شَدِيدًا Ve davarı âhestece sürmek maʹnâsınadır; yukâlu: هَاسَ الْإِبِلَ إِذَا سَاقَهَا لَيِّنًا Ve yere zor verip muhkem dayanarak yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: فُلاَنٌ يَهُوسُ إِذَا كَانَ يَمْشِي مُعْتَمِدًا عَلَى الْأَرْضِ Ve tebâh ve ifsâd eylemek maʹnâsınadır;yukâlu: هَاسَ الذِّئْبُ فِي الْغَنَمِ إِذَا أَفْسَدَ فِيهَا Ve deverân eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: هَاسَ حَوْلَهُ إِذَا دَارَ حَوْلَهُ

Vankulu Lugatı - الهوس maddesi

اَلْهَوَسُ [el-heves] (fethateynle) Cünûndan bir eserdir.

اَلْهَوْسُ [el-hevs] (hâ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Dövmektir, دَقٌّ [daḵḵ] maʹnâsına; yukâlu: هُسْتُ الشَّيْءَ أَهُوسُهُ Bunu Ebû ʹUbeyd, Aṡmaʹî’den rivâyet etmiştir. Ve

هَوْسٌ [hevs] Kezâlik gece ile olan tûfândır. Ve

هَوْسٌ [hevs] Şiddet-i ekle dahi derler. Ve

هَوْسٌ [hevs] Deveyi âheste sürmeğe dahi derler; yukâlu: هُسْتُ الْإِبِلَ فَهَاسَتْ أَيْ تَرْعَى وَتَسِيرُ Yaʹnî otlayıp seyr eder.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı