اَلْوَبَصُ [el-vebaṡ] (fethateynle) Cünbüş ve neşâta gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: وَبِصَ الرَّجُلُ وَبَصًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا نَشِطَ
اَلْوَبِصُ [el-vebiṡ] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Oynak, neşâtlı ata denir; yukâlu: فَرَسٌ وَبِصٌ أَيْ نَشِيطٌ
اَلْوَبْصُ [el-vebṡ] (حَبْسٌ [ḩabs] vezninde) ve
اَلْوَبِيصُ [el-vebîṡ] (vâv’ın fethiyle) Yaldıramak maʹnâsınadır; yukâlu: وَبَصَ الْبَرْقُ يَبِصُ وَبْصًا وَوَبِيصًا إِذَا لَمَعَ وَبَرَقَ Ve köpek eniği gözlerini açmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَبَصَ الْجِرْوُ إِذَا فَتَحَ عَيْنَيْهِ Ve yerin nebâtı firâvân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَبَصَتِ الْأَرْضُ إِذَا كَثُرَ نَبْتُهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı