el-ye΄es ~ اَلْيَأَسُ

Kamus-ı Muhit - اليأس maddesi

اَلْيَأَسُ [el-ye΄es] (fethateynle) Verem ve kuru hastalık ʹilletine denir; yukâlu: أَصَابَهُ الْيَأَسُ أَيِ السِّلُّ

اَلْيَأْسُ [el-ye΄s] (yâ’nın fethi ve hemzenin sükûnuyla) ve

اَلْيَآسَةُ [el-ye΄âset] (نَفَاسَةٌ [nefâset] vezninde) Me΄mûlünden nevmîd olmak, قُنُوطٌ [ḵunûṯ] maʹnâsınadır ki رَجَاءٌ [recâ΄] mukâbilidir. ʹAlâ-kavlin bir nesneden emel munkatıʹ olmak maʹnâsınadır ki kendi kalbinden o emeli katʹ ve ferâgat eylemekten ʹibârettir; yukâlu: يَئِسَ مِنْهُ وَيَأَسَ يَيْأَسُ كَيَمْنَعُ وَيَيْئِسُ كَيَضْرِبُ شَاذًّا يَأْسًا وَيَآسَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَالثَّانِي إِذَا قَنِطَ مِنْهُ أَوْ قَطَعَ الْأَمَلَ Mü΄ellifin كَيَمْنَعُ kaydı bâba işâret olmayıp mücerred ʹayn’ın meftûh olmasını temsîldir. Ve fî hadîsi Ummi Maʹbed fî sifati’n-Nebiyyi sallallâhu ʹaleyhi ve sellem: ḣلاَ يَأْسَ مِنْ طُولٍḢ أَيْ قَامَتُهُ لاَ تُؤْيِسُ مِنْ طُولِهِ لِأَنَّهُ كَانَ إِلَى الطُّولِ أَقْرَبَ Yaʹnî “Kâmet-i saʹâdetleri tûle akreb olmakla tûlü cihetinden me΄yûs olunmaz idi.” Murâd kasîr olmayıp ve pek tavîl değildir demektir ki bir mikdâr uzunca demek olur; ve yurvâ: ḣلاَ يَائِسٌ مِنْ طُولٍḢ أَيْ لاَ مَيْؤُوسٌ مِنْهُ مِنْ أَجْلِ طُولِهِ أَيْ لاَ يَيْأَسُ مُطَاوِلُهُ مِنْهُ لِإِفْرَاطِ طُولِهِ Pes buna göre يَائِسٌ [yâ΄is] ki ism-i fâʹildir, دَافِقٌ [dâfiḵ] gibi ism-i mefʹûl maʹnâsına olur ve maʹnâ “Kâmet-i saʹâdetleriyle uzunluk bahsiyle yarış edenler me΄yûs olmazlar, zîrâ pek uzun değil idi ki benim boyum yetişmez diye onlar me΄yûs olalar.” Ve kara΄e İbn ʹAbbâs kavlehu taʹâlâ: ﴿لاَ يَيْأَسُ مِنْ رَوْحِ اللهِ﴾ اَلْآيَة عَلَى لُغَةِ مَنْ يَكْسِرُ أَوَّ الْمُسْتَقْبَلِ إِلاَّ مَا كَانَ بِالْيَاءِ وَإِنَّمَا كَسَرُوا فِي يِيْأَسُ وَيِيْجَلُ لِتَقَوِّي إِحْدَى الْيَائَيْنِ بِالْأُخْرَى Yaʹnî İbn ʹAbbâs hazretleri yâ-yı ûlânın kesriyle kırâ΄at eylediler. Kırâʹat-i mezkûre Temîm ve Ḵays ve Hužeyl ve Esed kabîleleri yâ-yı tahtiyyeden gayrı muzâraʹat harfini meksûr eylemeleriyle onların lügatine mebnîdir. Lâkin يِيْأَسُ ve يِيْجَلُ kelimelerinde yâ-i uhrâ ile mütekavvî olduğu için meksûr eylediler. Ve

يَأْسٌ [ye΄s] Bilmek, ʹilm maʹnâsına gelir; yukâlu: يَئِسَ الرَّجُلُ إِذَا عَلِمَ Ve minhu kavluhu ʹazze ve celle: ﴿أَفَلَمْ يَيْأَسِ الَّذِينَ آمَنُوا﴾ أَيْ أَفَلَمْ يَعْلَمْ Mü΄ellif, Baṡâ΄ir’de bu maʹnâ Neḣaʹ kabîlesinin lügati olmak üzere takyîd eylemiştir.

Vankulu Lugatı - اليأس maddesi

اَلْيَأْسُ [el-ye΄s] (yâ’nın fethi ve hemzenin sükûnuyla) Nevmîd olmak. Kâle İbnu’s-Sikkît أَيِسْتُ مِنْهُ آيَسُ يَأْسًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ لُغَةٌ فِي يَئِسْتُ مِنْهُ أَيْأَسُ يَأْسًا وَمَصْدَرُهُمَا وَاحِدٌ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı