بُحَيْرَةُ [Buḩayret] (جُهَيْنَةُ [cuheynet] vezninde) On beş mevziʹ adıdır.
Zamân-ı Câhiliyet’te bir nâka yâhûd koyun on batn yaʹnî on defʹa doğursa kulağını şakk edip tesyîb ve âzâd ve rükûb ve zebh ve intifâʹı cihetlerinden terk ve muʹâf ederler idi. Eğer hatfe enfihâ helâk olursa lahmini nisvân tâ΄ifesine tahrîm edip zümre-i ricâl ekl ederler idi; بَحِيرَةٌ [baḩîret] dedikleri budur. Ve ʹinde’l-baʹz بَحِيرَةٌ [baḩîret] şol nâkadır ki çobansız tahliye ve tesyîb olunmakla kendi başına salma otlayıp gezer ola. Ve ʹalâ-kavlin şol nâkadır ki beş defʹa doğurup beşincisi erkek olursa o nâkayı zebh edip lahminden nisvân ve ricâl ekl ederler idi ve eğer beşincisi dişi olursa nâkanın kulağını şakk edip lahm ve leben ve rükûb ve veberi makûlesini nefslerine tahrîmle âzâd ederler idi ve hatfe enfihâ helak oldukta lahmi nisvân tâ΄ifesine helâl olur idi. Ve ʹalâ-re΄yin بَحِيرَةٌ [baḩîret] سَائِبَةٌ [sâ΄ibet]in dişi olan yavrusudur ki onu dahi anası gibi âzâd ve muʹâf ederler idi ve سَائِبَةٌ [sâ΄ibet] mâddesinde beyân olundu. Ve baʹzılar ʹindinde بَحِيرَةٌ [baḩîret] koyun kısmına mahsûstur ki beş batn doğurdukta kulağını şakk ve âzâd ederler idi. Mü΄ellif Baṡâ΄ir’de hemân kavl-i evvele hasr eylemiştir, niteki burada takdîm eylemiştir. Ve minhu kavluhu taʹâlâ ﴿مَا جَعَلَ اللهُ مِنْ بَحِيرَةٍ وَلاَ سَائِبَةٍ﴾ اَلْآيَة Ve
بَحِيرَةٌ [baḩîret] Sütü firâvân olan dişi hayvâna ıtlâk olunur. Cemʹi بَحَائِرُ [beḩâ΄ir] ve بُحُرٌ [buḩur] gelir zammeteynle.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı