ḩatti ~ حَتِّ

Kamus-ı Muhit - حت maddesi

حَتِّ [ḩatti] (ḩâ’nın fethi ve tâ-yı müşeddedenin kesriyle) Kuş ürkütmeğe mahsûs asvâttandır, kiş gibi.

اَلْحُتُّ [el-ḩutt] (ḩâ’nın zammıyla) Islanmış kavuta denir; yukâlu: سَوِيقٌ حُتٌّ أَيْ مَلْتُوتٌ Ve

حُتٌّ [Ḩutt] Kinde kabîlesinden münşaʹib bir kabîlecik adıdır, nisbetinde حُتِّيٌّ [Ḩuttiyy] denir. Ve bu حُتٌّ [Ḩutt] o kabîlenin pederi ve vâlidesi ismi değildir, belki bir beled ismi olmakla onunla tesmiye olunmuştur. Ve

حُتٌّ [Ḩutt] Ḵabeliyye’den bir dağın adıdır. Ve قَبَلِيَّةٌ [Ḵabaliyyet] fethateynle resâtîk-ı Medîne’den Ḵable nâm rustâka mensûbdur.

اَلْحَتُّ [el-ḩatt] (ḩâ’nın fethi ve tâ’nın teşdîdiyle) Sevb makûlesi nesneden leke misilli bulaşığı ovuşturup gidermek maʹnâsınadır; yukâlu: حَتَّ الْمَنِيَّ عَنِ الثَّوْبِ حَتًّا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا فَرَكَهُ وَقَشَرَهُ Kezâlik ağaçtan yaprağı ve kabuğu sıyırmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَتَّ الشَّجَرَ إِذَا قَشَرَهُ Ve ağaçtan yaprak dökülüp düşmek maʹnâsınadır; yukâlu: حَتَّ الْوَرَقُ إِذَا سَقَطَ مِنَ الْغُصْنِ Ve bir nesneyi aşağıya indirip düşürmek maʹnâsınadır; yukâlu: حَتَّ الشَّيْءَ إِذَا حَطَّهُ Ve

حَتٌّ [ḩatt] Vasf olur, yüğrük ve soy ata ıtlâk olunur, gûyâ ki seğirtmeyi حَتٌّ [ḩatt] edip tayerân eder. Kezâlik cüst ve çabuk deveye ıtlâk olunur. Ve erkek devekuşuna ıtlâk olunur. Ve mutlakan soy ve kerîm ve atik olan ata ve deveye ıtlâk olunur, gûyâ ki şevâ΄ib-i nâ-marziyyeyi kendilerinden izâle eyledikleri mülâhazasına mebnîdir. Ve ölmüş çekirgeye ıtlâk olunur. Cemʹi أَحْتَاتٌ [aḩtât] gelir. Ve

حَتٌّ [ḩatt] Birbirine yapışık olmayan dâne dâne hurmâya ıtlâk olunur. Ve

حَتٌّ [Ḩatt] Ashâbdan Ebû Ducâne’nin ve Kešamp;îr b. eṡ-Ṡalt nâm kimsenin kılıçları ismidir. Ve

حَتٌّ [ḩatt] Şey΄-i nâçîz maʹnâsına istiʹmâl olunur, gûyâ ki kazıntı makûlesi melhûzdur; tekûlu: مَا فِي يَدِي حَتٌّ أَيْ شَيْءٌ

Vankulu Lugatı - حت maddesi

اَلْحَتُّ [el-ḩatt] (ḩâ’nın fethiyle) Ağaçtan yaprağı ve bezden menîyi kazımak ve bunlara benzer ne ki var ise. Ve taʹcîlen vurmağa dahi derler; yukâlu: حَتَّهُ مِائَةَ سَوْطٍ أَيْ عَجَّلَهَا لَهُ Ve

حَتٌّ [ḩatt] Tîz ve çâbük olan ata dahi derler; yukâlu: فَرَسٌ حَتٌّ أَيْ سَرِيعٌ ذَرِيعٌ Ve

الْأَحْتَاتُ [el-aḩtât] (hemzenin fethiyle) حَتٌّ [ḩatt]ın cemʹi gelir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı