Zebid ~ زَبِدٌ

Kamus-ı Muhit - زبد maddesi

زَبِدٌ [Zebid] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Ḩavfezân nâm kimsenin feresi ismidir.

زَبْدٌ [Zebd] (عَبْدٌ [ʹabd] vezninde) İbn Sinân’dır ki muhaddistir.

اَلزَّبَدُ [ez-zebed] (zâ’nın ve bâ’nın fethiyle) Köpüğe denir, suyun ve sâ΄ir şey΄in olsun. Ve

زَبَدُ [Zebed] Yemen’de bir dağ adıdır. Ve Ḵinnesrîn kazâsında bir karyedir. Ve Ḩimṡ şehrinin ism-i kadîmidir yâhûd Ḩimṡ kazâsında bir karyedir. Ve Baġdâd garbîsinde bir mevziʹ adıdır. Ve

زَبَدٌ [Zebed] Saʹd b. Ebî Vaḵḵâṡ radıyallâhu ʹanhu hazretlerinin ummu veledi ismidir.

Vankulu Lugatı - زبد maddesi

اَلزَّبْدُ [ez-zebd] (zâ’nın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) ʹAtâ maʹnâsına; tekûlu: زَبَدْتُ الرَّجُلَ أَزْبِدُهُ زَبَدًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْ رَضَحْتُ لَهُ مِنْ مَالٍ Ve رَضْحٌ [raḋḩ] râ-i mühmele ve ḋâd-ı muʹceme ve ḩâ-i mühmele ile ʹatâ etmek maʹnâsınadır. Ve fi’l-hâdisi: “إِنَّا لَا نَقْبَلُ زَبْدَ الْمُشْرِكِينَ أَيْ رِفْدَهُمْ” Ve رِفْدٌ [rifd] râ’nın kesriyle ve fâ’nın sükûnu ve dâl-ı mühmele ile ʹatâ maʹnâsınadır. Ve

زَبَدٌ [zebed] Tulumda olan sütü ekşitmektir, yağı zuhûr etsin diye; yukâlu: زَبَدَتِ الْمَرْأَةُ سِقَاءَهَا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْ مَخَضَتْهُ حَتَّى تَخْرُجَ زَبَدُهُ Ve yağ yedirmeğe dahi derler; yukâlu: زَبَدْتُهُ أَزْبُدُهُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ أَيْ أَطْعَمْتُهُ الزُّبْدُ Ve

زُبْدٌ [zubd] (zâ’nın zammı ve bâ’nın sükûnuyla) Kere yağıdır. Ve

زُبْدٌ [zubd] Ağız köpürmeğe de derler; yukâlu: زَبَدَ شِدْقُ فُلَانٍ Ve شِدْقٌ [şidḵ] şîn-i muʹcemenin kesri ve dâl-ı mühmelenin sükûnuyla ağız köşesidir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı