سَرَاءٌ [serâ΄] (سَمَاءٌ [semâ΄] vezninde) Bir şecer adıdır; müfredi سَرَاءَةٌ [serâ΄et]tir.
سُرَّاءُ [Surrâ΄] (sîn’in zammı ve fethi ve elif’in meddiyle) Vâdî-i Sulmâ yanında bir su adıdır. Ve vâdî-i Urul kurbünde bir taşlık ve kumluk yerin ismidir. Ve Surre-men-re΄â kasabasının ismidir, ke-mâ se-yuzkeru.
اَلسَّرَّاءُ [es-serrâ΄] (sîn’in fethiyle) ve
اَلسَّارُورَاءُ [es-sârûrâ΄] Sevinmeye denir ki ismdir, ضَرَّاءٌ [ḋarrâ΄] mukabilidir; yukâlu: هُوَ حَمِيمٌ لَهُ فِي السَّرَّاءِ وَالضَّرَّاءِ أَيِ الْمَسَرَّةِ وَالْبُؤْسِ Ve
سَرَّاءُ [serrâ΄] Zikr olunan أَسَرُّ kelimesinden mü΄ennes olur, سَرَرٌ [serer] dedikleri derde uğramış nâkaya denir; yuḵâlu: نَاقَةٌ سَرَّاءُ إِذَا كَانَ بِهَا السَّرَرُ Ve içi boş kargıya denir; yukâlu: قَنَاةٌ سَرَّاءُ أَيْ جَوْفَاءُ بَيِّنَةُ السَّرَرِ Ve toprağı soy, pâkîze ve münbit yere denir; yukâlu: أَرْضٌ سَرَّاءُ أَيْ طَيِّبَةٌ
اَلسَّرَّاءُ [es-serrâ΄] (sîn’in fethi ve elifin meddiyle) Mü΄ennesi; yukâlu: قَنَاةٌ سَرَّاءُ أَيْ جَوْفَاءُ بَيِّنَةُ السَّرَرِ Ve
أَسَرُّ [eserr] دَخِيلٌ [deḣîl] maʹnâsına gelir. Ve دَخِيلٌ [deḣîl] o kimsedir ki bir kimsenin umûruna karışıp esrârına vâkıf ola. Ve
أَسَرُّ [eserr] Şol deveye derler ki كِرْكِرَةٌ [kirkiret]inde cirâhatı ola. Ve كِرْكِرَةٌ [kirkiret] kâf’ın kesriyle devenin döşüne derler ki çöküp oturdukta üzerine oturur. Ve
سَرَّاءُ [serrâ΄] Şâdîliğe dahi derler ki ضَرَّاءُ [ḋarrâ΄]nın mukâbilidir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı