Şuker ~ شُكَرُ

Kamus-ı Muhit - شكر maddesi

شُكَرُ [Şuker] (زُفَرُ [zufer] vezninde) Endelüs’te bir adanın adıdır.

شَكَّرُ [Şekker] (بَقَّمٌ [baḵḵam] vezninde) Huffâzdan Muḩammed b. el-Munžir lakabıdır.

اَلشَّكْرُ [eş-şekr] (şîn’in fethi ve kâf’ın sükûnuyla) ʹAvretin fercine ʹalâ-kavlin fercinin lahmine denir; şîn’in kesriyle de lügattir. Ve cimâʹ maʹnâsınadır. Kâle’ş-şârih ve fi’n-Nihâye: “أَنَّهُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ نَهَى عَنْ شَكْرِ الْبَغِيِّ” اَلشَّكْرُ بِالْفَتْحِ اَلْفَرْجُ أَرَادَ مَا يُعْطَى عَلَى وَطْئِهَا Ve

شَكْرٌ [Şekr] Serât arzında mütemekkin bir cemâʹatin pederi olan ve Vâlân b. ʹAmr’ın lakabıdır. Ve Yemen’de bir dağın adıdır. Ve

شَكْرٌ [şekr] Masdar olur, hurmâ ağacının diplerinden küçük fidanlar sürüp çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَكَرَتِ النَّخْلَةُ شَكْرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا نَبَتَ شَكِيرُهُ

Ve ʹulemâ΄ حَمْدٌ [ḩamd] ve شُكْرٌ [şukr]ün birbirinden efdaliyyeti bâbında tekellüm eylediler, lâkin hadîste “اَلْحَمْدُ رَأْسُ الشُّكْرِ” vâkiʹ olmakla hamd eylemeyen elbette şükr eylememiş olur. Ve esmâ-i hüsnâ-yı ilâhiyyeden bir ism-i sâmî Şekûr’dur. Hak taʹâlâ cânibinden şükr, ʹibâda magfiret ve mücâzâttan ʹibârettir. Ve حَمْدٌ [ḩamd] ile شُكْرٌ [şukr]ün farkı budur ki شُكْرٌ [şukr] envâʹ ve esbâb cihetinden eeʹamm ve müteʹallakât cihetinden ahasstır ve حَمْدٌ [ḩamd] müteʹallakât cihetinden eʹamm ve esbâb cihetinde ahasstır. Ve شُكْرٌ [şukr] fi’l-asl masdar olup baʹdehu ism olarak istiʹmâl olundu. İntehâ. Ve

شُكْرٌ [şukr] ve

شُكُورٌ [şukûr] ve

شُكْرَانٌ [şukrân] Masdar olur; yukâlu: شَكَرَهُ وَشَكَرَ لَهُ شُكْرًا وَشُكُورًا وَشُكْرَانًا وَشَكَرَ اللهَ وَشَكَرَ لِلَّهِ وَشَكَرَ بِاللهِ وَشَكَرَ نِعْمَةَ اللهِ وَبِنِعْمَةِ اللهِ Şârih der ki “lâm” ile taʹdiyesi efsahdır ve “bâ” ile taʹdiyesi mukâbeleye mebnîdir ve bi-nefsihi taʹdiyesi Asmaʹî ʹindinde münkerdir, eşʹâra mahsûstur ve duʹâ-yı kunûtta “نَشْكُرُكَ وَلاَ نَكْفُرُكَ” kavli evvelen Hazret-i ʹÖmer’den menkûl rivâyette sabît değildir, sâniyen izdivâca mahmûldür.

Vankulu Lugatı - شكر maddesi

اَلشُّكْرُ [eş-şukr] (şîn’in zammı ve kâf’ın sükûnuyla) İhsân eden kimseyi medh etmektir, ihsânı mukâbilesinde; yukâlu: شَكَرْتُهُ وَشَكَرْتُ لَهُ Lâkin lâm’la istiʹmâli efsahtır. Ve

شُكْرٌ [şukr] mer΄eye izâfet olunup شُكْرُ الْمَرْأَةِ deseler ferci murâd olur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı