شُكَيْمٌ [Şukeym] (زُبَيْرٌ [zubeyr] vezninde)
اَلشَّكْمُ [eş-şekm] (şîn’in fethiyle) Bir adama bir nesne mukâbilinde ʹivaz ve cezâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: شَكَمَهُ شَكْمًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا جَزَاهُ Ve
شَكْمٌ [şekm] Ve
شَكِيمٌ [şekîm] Isırmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَكَمَهُ شَكْمًا وَشَكِيمًا إِذَا عَضَّهُ Ve
شَكْمٌ [şekm] Rüşvet vermek maʹnâsına müstaʹmeldir, gûyâ ki شَكِيمَةٌ [şekîmet] ile ağzını bend eder; yukâlu: شَكَمَ الْوَالِيَ إِذَا رَشَاهُ
اَلشَّكِيمُ [eş-şekîm] (şîn’in fethi vekâf’ın kesri ve meddiyle) Çömleğin kulpları, ʹura-yı kıdr maʹnâsına. Ve
شَكِيمٌ [şekîm] Uyanın ağızda arkırı duran demirine dahi derler ki uyan baltacığı onda olur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı