ʹİmm ~ عِمٌّ

Kamus-ı Muhit - عم maddesi

عِمٌّ [ʹİmm] (ʹayn’ın kesriyle) Ḩaleb kazâsında bir karye adıdır; meftûhu’l-ʹayn olan عَمٌّ [ʹAmm] mezkûr değildir.

Mütercim der ki baʹzı usûlde إِبْنَا عَمَّةٍ sûretini resm eylemişler, meselâ Zeyd’in kız kardeşini ʹAmr tezevvüc ve ʹAmr’ın kız kardeşini Zeyd tezevvüc edip her birinden evlâd hâsıl olsa, Zeyd’in kız kardeşi Zeyd’in oğluna ve ʹAmr’ın kız kardeşi ʹAmr’ın oğluna عَمَّةٌ [ʹammet] olur ve kendiler إِبْنَا عَمَّةٍ olurlar, baʹdehu kelâm menʹ-i ıtlâkîde değildir, belki menʹ-i cevâzdadır diye te΄vîl eylediler. Ve şârihin beyânına göre عَمٌّ [ʹamm] şümûl maʹnâsından me΄hûzdur ki şümûl-ı übüvvet olacaktır. İntehâ. Ve

عَمٌّ [ʹamm] Cemâʹat-i kesîreye denir. Ve otluğun ve çayır makûlesinin mecmûʹuna denir. Ve bir mevziʹ adıdır. Ve Ḩaleb ile Anṯâkiye beyninde bir karye adıdır; ʹUkkâşe el-ʹAmmî nâm şâʹir oradandır. Ve

عَمَّةٌ [ʹammet] Uzun hurmâ ağaçlarına denir; bunda zammla da lügattir. Ve bir kabîle pederi olan Mâlik b. Ḩanżale’nin lakabıdır, kabîle halkına عَمِّيُّونَ [ʹAmmiyyûn] derler. Ve baʹzılar dedi ki عَمٌّ [ʹamm]a nisbette عَمَّوِيُّونَ [ʹAmmeviyyûn] denir, fark için gûyâ ki عَمِّي [ʹammî] lafzına mensûbdur. Ve

عَمٌّ [ʹamm] Başa dülbend sarınmak maʹnâsınadır; yukâlu: عُمَّ رَأْسُهُ عَلَى الْمَجْهُولِ عَمًّا أَيْ لُفَّتْ عَلَيْهِ الْعِمَامَةُ

Vankulu Lugatı - عم maddesi

عِمْ [ʹim] (ʹayn’ın kesri ve sükûn üzere binâsı ile) Kelime-i duʹâ ve tahiyyettir; minhu kavluhum: عِمْ صَبَاحًا gûyâ ki نَعَمَ يَنْعَمُ dan me΄hûzdur bâb-ı sâdisten, kelime-i كُلْ [kul] أَكَلَ يَأْكُلُ den me΄hûz olduğu gibi, istihfâfen hemzesin hazf etmekle.

عَمَّ [ʹamme] (ʹayn’ın fethi ve mîm’in fethi ve teşdîdiyle) Aslında عَمَّا idi, ne şey΄den maʹnâsına, nitekim Bârî taʹâlânın ﴿عَمَّ يَتَسَاءَلُونَ﴾ (النبأ،1) dediği kavlinde vâkiʹ olmuştur, pes kelime-i istifhâmdan tahfîfen elif hazf olunmuştur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı