فَرَّاشٌ [Ferrâş] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) Ṯâ΄if kurbünde bir karyedir.
اَلْفُرُشُ [el-furuş] (zammeteynle) Cemʹi. Ve gâh olur ʹavrete dahi فِرَاشٌ [firâş] derler kinâyeten. Ve
فِرَاشٌ [firâş] Döşemek maʹnâsına da gelir; yukâlu: فَرَشْتُ الشَّيْءَ أَفْرُشُهُ فِرَاشًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا أَبْسَطْتَهُ Ve vâsiʹ kılmağa dahi derler; yukâlu: فَرَشَهُ أَمْرُهُ إِذَا أَوْسَعَهُ إِيَّاهُ
اَلْفَرَاشُ [el-ferâş] (fâ’nın fethiyle) فَرَاشَةٌ [ferâşet]in cemʹi, pervâneler maʹnâsına. Ve
فَرَاشُ نَبِيذٍ [ferâşu nebîž] Şol dânedir ki şarâbın üzerinde olur. Ve ter dânesine dahi derler, katre-i ʹarak maʹnâsına. Ve
فَرَاشٌ [ferâş] Şol balçığa da derler ki su çekildikten sonra yer üzerinde kuruyup kalmış ola.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı